TÜİK tarafından yayınlanan ülkemiz kadınlarının süratle azalan doğurganlığı ile ilgili rakam içinde bulunduğumuz her bakımdan kaotik durumda layık olduğu ilgiyi uyandırmadı. 2001 yılında 2,38 olan doğurganlık nüfusun stabl olması için gereken 2,1’i de geride bırakarak 1,5’e düşmüştür. En garantili çözüm en azından kısa ve orta vadede göçü teşvik etmektir. Burada kastedilen tabii kaçaklar değil, nitelik sahibi ve duyulan ihtiyaca cevap verecek kişilerin göçüdür şüphesiz. Politikacıların söylemlerini değiştirip göçmenleri düşmanlaştırmak yerine onların demografik sebeplerden dolayı zamanla gittikçe artacak bir ihtiyaca cevap verebileceklerini halklarına anlatmaları iyi olurdu.
Amerika’nın İsrail’e yapamadığı baskıyı uluslararası mahkemeler yapıyor. Uluslararası Divan İsrail’e, Refah’a saldırıyı durdur dedi. Amerika , mahkemelerin kararına içten içe memnun olabilir. Eğer böyle ise o zaman ABD açıklamaları daha dikkatli olmalı. Yoksa kendi kurduğu uluslararası düzeni yıkma konusunda Çin ve Rusya’ya yardım etmiş olur. Düzen bozuldu; tamire ihtiyaç var.
Amedspor teknik direktörüyken, uzun süre ligi lider olarak önde götürdü, ilk yenigisiyle kovuldu. Sebep, defansif futbol oynatıyormuş. Bugün bile Alagöz Iğdırspor’u şampiyon yaptığı halde, Amedspor’lu kimi taraftarlarca ‘’korkak futbol oynatıyor’’ diye eleştrildi. Kaotik Türk futbolunun ‘’deli fişek’’ oyunlarıyla zehirlenmiş, uçuk kaçık ‘’hücum futbolu’’ bağımlıları, Serdar Bozkurt’un ne yaptığıyla hiç ilgili olmadılar.
Annelerin kıymeti erkenden bilinir ama babaların kıymeti çoğunlukla geç anlaşılır. Bir de babalarımızı baba olunca daha iyi anlarız. Babam hakkında bir yazıyı o vefat etmeden yazmak istedim. Yok, o okuyabilsin diye değil. Çünkü onun okuma yazması yok. Türkçeyi de askerde öğrenmişti. Basılı bir gazetede köşe yazdığım yıllarda eve gelen gazetede köşe resmimi görünce fotoğrafı öperdi. Takdirini öyle ifade ederdi.
Vırhovist Bulgar kralcı-milliyetçilerinin, göz diktikleri, sahip çıktıkları alanda hiçbir farklılığa tahammülü yoktur. Göz açtırmazlar değişik dünya görüşlerine, politik çizgilere. Peki ya Türk milliyetçileri? Benzer durumlarda üstün ırkî özelliklerimize, fıtrî hasletlerimize uygun bir şefkat, merhamet ve asaletle mi davranırlar?