Kürt siyasetinin realiteleri göz önüne alındığında, Selahattin Demirtaş’ın devlet-demokratik siyaset-silahlı mücadele bağlamında kurduğu denklemin çözümü, bizzat kendisinin oluşturacağı, daha doğrusu sadece onun önderliği durumunda başarıya ulaşabilecek yeni bir parti sonucunu veriyor. Ne var ki, böyle bir siyasi hareketin-partinin önünde neredeyse aşılamaz gibi görünen çok sayıda engel var.
Bir kişinin terör suçlusu olarak kabul edilebilmesi için “suç işlediği” ya da “bir örgütün mensubu olduğunun” sabit olması gerekir. Buna karar verecek yer de elbette tarafsız ve bağımsız mahkemelerdir. Oysa, terörden arananlar renkli listelerine eklenenlerin büyük çoğunluğu hakkında Türk mahkemeleri tarafından verilmiş ve kesinleşmiş bir mahkûmiyet kararı yok. Ne olacak şimdi?
Bir FB’li olarak GS’lilerin sevincine gıpta ettim. Bu kadar ezici bir havayı ilk kez soluyordum. FB tarihinin en iyi maçlarını çıkardığı bir sezonda bazı küçük “aksilikler” ve hakem hataları yüzünden bir adım geride kaldı. Şampiyonluk şansını da büyük ölçüde kaybetmiş gibiydi (FB yönetimi ve Başkan Ali Koç, bunların aksilik olmadığı, kasıt olduğu düşüncesinde. Yaşanılan haksızlıkları olay olay, gün gün sayıyor). İki tarihi rakip GS ve FB, şampiyonluğun belirleneceği bir maça çıktı. GS’liler kendilerinden emin, FB’liler sessizdi.
İktidar, Demirtaş’ı cezalandırarak ne kendi sıkışmışlığını aşabilir ne de Demirtaş’ın etkisini kırabilir. Tersine iktidar bu kafayla devam ettiği sürece, hem alanını daraltmış hem de -arzusu hilafına- Demirtaş’ın rakipsiz konumunu kendi eliyle tahkim etmiş olur.
Mahalli seçimler CHP’ni iktidar alternatifi konumuna getirdiğine göre iktidara geldiği takdirde her alanda ne yapacağını belirlemeye ve anlatmaya başlaması gerekir. Dış politika da bu alanlardan biridir. Vakit çabuk geçiyor kaybedecek çok fazla zaman yok.