Çocukluğumun bankalarını kumbaralarıyla hatırlıyorum. Başta evlere öyle, çocuklar vasıtasıyla sızıyorlar; o pırıl pırıl kumbara senin, velâkin “anahtar”ı bankada! Bozuk paralarını orada boşaltıyorsun, düzleşiyor. “Parayla satın alınamayan” değerlere bile dil uzatıyorlar: “Çocuğun en iyi arkadaşı kumbarasıdır.” Resimli, açıklamalı-izahlı… “Şu neş’eli çocuklar arasında: Bu çocuk Niçin Mahzun Duruyor? (Reklâmında okla da işaretli) Çünkü onun kumbarası yok!”.
Bir ay sonraki Fransa seçimlerinde Le Pen’in Ulusal Çağrı partisinin genç ve yakışıklı lideri 28 yaşındaki Jordan Bardella’nın ülkenin ilk aşırı sağcı başbakanı olma olasılığı yüksek. Fransa diken üstünde. Fransız solu aşırı sağı engellemek için geniş bir ittifak kurdu, merkez sağ radikal sağ ile ittifak tartışmaları nedeniyle ikiye bölündü. 1972 yılında Jean-Marie Le Pen’in tohumlarını ektiği Fransız aşırı sağının bu tarihi zaferinin arkasında ise Marine Le Pen ve Jordan Bardella’nın son 10 senedir başlattığı köklü bir imaj kampanyası ve merkez siyasetin çöküş hikayesi var.
Hırvatlara bir şeyler olmuş galiba, ne savaşçı ne akışkan ne de savunma arkasına sarkan hızlı oyun karakterleri hiç sahne almadı. Geçmişteki parlak oyunları, raf ömrünü doldurmuş gibi duruyor. Maçın 64. Dakikasında Hırvatlar sadece oyuncu değiştirmekle kalmadılar oyunu da değiştirerek, maçın bütün taleplerini ellerinin tersiyle ittiler. İspanyol oyunun en ciddi sorunu, ikinci bölge ve üçüncü bölge ilişkilerinin henüz organize edilmemişliğinde yatıyor. İkinci bölgeden üçüncü bölgeye taşınan toplar özellikle de kanat topları, en son oyuncuyu yalnızlaştırıyor. Bu İspanya Almanya ile baş edemez.
Kamu vicdanı özellikle siyasi figürler söz konusu olduğunda son derece iki yüzlü ve ölçüsüzdür. Örneğin Efraim Elrom’un katledilmesinden sorumlu olan Mahir Çayan’ın işlediği suç Ogün Samast’ın Hrant Dink’i öldürmesiyle yan yana konulduğunda ne söyleyebiliriz? Suçları ilericilik / gericilik ya da devrimcilik / milliyetçilik açısından tasnif etmeye mi başlayacağız?
Euro 2024 evsahibi Almanya’nın İskoçya karşısında 5-1’lik şovuyla başladı. İskoçların ne olup bittiğine dair bir fikir edindiklerini hiç sanmıyorum, nitekim, ilk yarı boyunca Alman kalesine hiç gidemeyişleri, bu bulmacayı hiç çözemedikleri anlamına geliyor. İkinci yarı artık tam bir show yapma zamanı oldu. Oyunun bütün alanlarını kullanmadan, oyunu rakip yarı sahada oynamak, mucize gibi bir şeydi. Umarım Nagelsman bu plan ve mimariye biraz daha ritim ve tempo katar ve bunu geleneksel oyun planı mertebesine terfi ettirir.