Demirtaş, HDP’den kopmaz, aktif bir tavır takınmasa da HDP’nin içinde kalır; ne başka bir yere gider ne de yeni bir yer inşa etmeye kalkar. Popüler bir kişilik Demirtaş; seçmende bir karşılığı var, dolayısıyla onun bugün siyasetten çekilmesini, yarın şartlar değiştiğinde HDP’ye daha güçlü bir şekilde dönmek için verilen bir ara olarak yorumlamak daha doğru olur.
Ne yazık ki vize derdinin arkasında yatan ilticacı sorununun kısa dönemde çözümlenmesini beklemek yanlış olur. Türkiye ile Şengen ülkeleri arasında vize diyaloğunun başladığı 2015 yılında ülkemiz çıkışlı mülteci sayısı yılda 5000’in altında idi. İltica talebinde bulunanların büyük çoğunluğu da geri çevrilebiliyordu zira Türkiye’deki insan hakları durumu çok kötü değildi. 2022 yılı sonu itibariyle yıllık 50.000’i geçmiştir. Ülkemiz Suriye, Afganistan ve Venezuela’dan sonra Avrupa ülkelerine ilticacı gönderen ülkeler sıralamasında dördüncülüğe ulaşmıştır. Türkiye’den vize müracaatında bulunan herkese potansiyel mülteci gözüyle bakmasına şaşmamak lazım. Yeni kurulan kabineden dış politikanın temel yönelimlerinde bir değişiklik beklemek doğru olmayacaktır. Zira dış politika hedeflerini bakanlar değil, saray tespit etmektedir. Ancak İçişleri ve Dışişleri Bakanlıklarına yapılan atamalar en azından üslubun değişeceğinin işareti sayılabilir. Yeni Dışişleri Bakanının saatleri geri çevirerek bundan 12 yıl önce AB Komisyonunun önerdiği ancak o zamanki selefinin elinin tersiyle ittiği “yol haritasını” gündeme getirmesi çok iyi olur.
Erdoğan halkı daha iyi tanıyor. Kampanyasını terör,milliyetçilik ve güçlü ordu ve Yeni Yüzyılda güçlü Türkiye gibi halkın kılcal damarlarına hitap eden negatif denebilecek bir sisteme oturttu.( Amerika’da 2016 seçimlerinde Donald Trump da negatif bir kampanya yürütmüştü.) Halbuki Sayın Soylu adı edilen PKK militan sayısının 100’ün altında olarak vermişti!
HDP günbegün a-politik bir niteliğe büründü. Ve bu, HDP açısından bir dramdır. Demirtaş’ın parti yerine “yöre derneği” benzetmesi; HDP’nin a-politik bir hüviyete kavuşmasıyla ve parti olmayan parti biçimine dönüşmesiyle anlamlı bir örtüşmeye tesadüf eder. Demirtaş, HDP’nin karşı karşıya kaldığı ikinci meydan okuma olarak tarif ettiğim, sadece sosyalist gruplarla ittifak kurulmasını bir sorun olarak telakki ettiği için, HDP politbürosunun bir adım önünden gitmektedir. Yeni ittifakların, müzakerelerin ve düşmanlık düzeyinde değil rekabet düzeyinde politika yapmanın zeminini inşa etmek istiyor Demirtaş.
Metroda, sosyal medyada AK Parti seçmenine hakaret edip, halkı aşağılayarak iktidarın oyunu arttırmasına neden olanların Kılıçdaroğlu’nun emeklerine zarar vermesine gönlüm razı değil. Bu nedenle kısa vadede pragmatik bir kazanç sağlamasa da uzun vadede -en azından şimdilik- Türkiye için bir çeşit normalleşme emaresi sayılabilecek bir biçimde siyaset yapan Kemal Bey’in, CHP’li olmayan kesimleri, CHP’ye oy verecek hale getirmesi siyasi bir figürün ölçülebilen başarısıdır. Hiçbir şey için değilse bile sırf bu nedenden ötürü Kemal Bey, CHP’nin başında kalmalıdır. En azından ben böyle düşünüyorum.