28 Şubat’ı yaşayan, bu ülkedeki binlerce kadının da yaşadığına bizzat şahit olan ve bugün emeklilik planları yapacak yaşlara doğru yürürken yarı yaşındaki çocuklarla öğrenciliğe devam etmeye çalışan, istediği mesleğe dahi ulaşamayan yani 28 Şubat’ın etkileri kendileri için halen devam eden binlerce kadından biri olarak, yazı yazmaya başladığım dönemden bu yana, her 28 Şubat’ta, 28 Şubat’ı eleştirerek yazdım. Bu 28 Şubat, istisna… çünkü kendimde artık 28 Şubat’ı eleştirecek, ki eleştirilmeyi hak ediyor olsa da, haklılık göremiyorum. “Kendimde” derken aslında kast ettiğim doğrudan kendim değilim. 28 Şubat’ı yaşayanlar adına, 28 Şubat’ı eleştirecek yüz bulamıyorum, dahası içimden de gelmiyor.
O zaman soruyoruz: İstanbullu için taşınma kararı verilirken; seçilmiş yerel yönetimin, sivil toplumun, fay haritasını çıkaran, zemin etütlerini yapan bilim insanlarının böyle bir çalışmadan haberleri var mı? İşte burada temel zihniyet sorunu ortaya çıkıyor: “Hükümet devlettir” diyen anlayışa göre Cumhurbaşkanlığı makamı yetkisini kullanarak kararı verir ve uygular. Bu tezin savunucuları, “Ülkemizde eğer Cumhurbaşkanlığı makamı bir konuda karar vermişse bu devlet kararıdır” yaklaşımında.
“Hükümet istifa” diyemeyeceksiniz hiçbir şey söyleyemezsiniz. Hatta “Hükümet istifa” sözünden bir suç, bir güvenlik sorunu çıkartmak ve bunu söyleyenlerin üzerine mafyayı ve polisi sürmek, sıfır noktasından bile daha geri bir noktaya tekabül ediyor. Eksilerdeyiz artık! O kayayı yeniden yukarı taşımak zorundayız. Türkiye’de yaşamak, Sisifos’un kaderiyle lanetlenmek gibi!
1989'dan 2023'e 34 yıldır aynı siyasi/idari kadroların yönettiği Maraş'ı depremle birlikte kim siyasetçi, kim müteahhit karışmış düzen yıktı. Geriye enkazlar ve caddelere, okullara verilmiş o isimler kaldı.
Şu ölçüye güvenin: Beka (varlık-yokluk) sorunu yaşamanın, yani sizi yok etmek isteyen bir düşmanla karşı karşıya olma durumunun en temel duygusu, hasmınızın ‘mutlak kötü’ olduğudur. ‘Mutlak kötü’den yardım istenmez. Peki, yıllar boyunca ülkenizi boğmak, bağımsızlığınızı yok etmek için yanıp tutuşan ülkelerden söz ettikten sonra, başınıza gelen bir felaketin ardından onları yardıma çağırırsanız? İşte o zaman o âna kadar ‘beka sorunu’na dair söylediğiniz her şeyin palavra olduğu çıkar ortaya.