Yeşil herkese yeşildir, kırmızı da herkese kırmızıdır. Kırmızı ışıkta geçen herkes eşit şekilde cezalandırılır. Yeşil ışıkta geçenlere ise elbette yaptırım olmaz, olması düşünülemez. Akademisyen Günal Kurşun’un üniversiteden ihracına Today’s Zaman’da yazması delil gösterilmişti. Kurşun’la aynı sayfalarda yazan İbrahim Kalın ise şu an MİT Başkanı. Onun koltuğu devraldığı Hakan Fidan’ın 2009 Türkçe Olimpiyatları’ndaki bir görüntüsü ortaya çıktı. 2007’de de olimpiyatların tertip heyetinde yer almış. 2012 yılında devletin hatıra parası bastığı Türkçe Olimpiyatları’na 2013 yılında bağış yaptığı içinse bir işadamı ceza aldı. Türkçe Olimpiyatlarına katılan, bir şekilde görüntü veren herhangi bir kamu görevlisinin asgari olarak ihraç edildiğini söylemeye bile gerek yok. Peki sıradan vatandaşa, sıradan bir kamu görevlisine (yeşil görünümlü) kırmızı ışık olan faaliyetler, sıradan olmayanlar için neden yeşil?
Balıkesir’de sıradan imkanlar içinde yetişen ve şampiyonlukta büyük pay sahibi olan Ebrar’ın sevincinin daha da derin olduğunu söylemek mümkün. Ebrar’ın muhafazakar camianın önemli şairi İsmet Özel’in “Mataramda Tuzlu Su” şiirinden yazdığı şu twit, bu zafere başka bir boyut kazandırıyor.
Gidip de görmediğimiz, gezmediğimiz yerler hakkında aşağı yukarı bazı fikirlerimiz var ve bunlar çoğunlukla kulaktan duyma, derme çatma fikirlerdir. Ancak göz ile görmek, yerinde tanıklık etmek ve hele bir de havasını solumak, bambaşka oluyor. İtiraf etmeliyim Orta Asya hakkındaki görüşlerim, çoğunlukla bu ülkede Türkçülük- Turancılık yapanların ideolojik pompalamaları sayesinde şekillendi. Aşırı ideolojik Türkçü ve Turancılar, henüz çocukluktan beri bende bir negatif Orta Asya tasavvuru oluşturmuştu. Bişkek ve Almatı’yı görünce durumun hiç de düşündüğüm gibi olmadığını anladım.
Olgun insanlardan beklenen bahanelerin arkasına saklanmadan seçimlerde verdikleri kararların arkasında durmalarıdır. Çünkü olgun insanlar aldıkları kararların sonuçlarına da katlanır. Demokrasilerde diğer olgun insanlara da buna katlanmak düşüyor. Türkiye Yüzyılı başlamış görünüyor ama kötü haber bunun için sadece kemerlerinizi takmanız yeterli değil, kemerlerinizi sıkmanız da gerekiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan rotayı AB’ne çevirme iradesini gösteriyor, ancak bu rotanın gerçek bir şekilde çizilebilmesi için gereken şartların yerine getirilmesi yönünde adım atmaya hazır olduğuna dair herhangi bir işaretin mevcut olduğunu söylemek pek mümkün değil. Bugün itibarıyla Vilnius kararı günü kurtarmak, Zirve sırasında Cumhurbaşkanı’na gelecek baskılarından kurtulmak için atılmış bir adım olarak gözükmektedir. İktidar her attığı adımın karşılığını misliyle alma teşebbüsünde gibi gözüküyor. Ancak daha önce de görüldüğü üzere bu teşebbüsün de sonradan hüsrana uğrama ihtimali çok kuvvetlidir. Nitekim 2009’da Rasmussen’in NATO Genel Sekreterliği, Peygamber karikatürleri yüzünden Türkiye tarafından veto edilmeye kalkılmış, ancak ilgisiz bir şekilde Genel Sekreter Yardımcılarından birinin Türk vatandaşı olması karşılığında bundan vazgeçilmiştir. Arka arkaya iki vatandaşımız bu göreve atanmış, sonra da görev bir üçüncü ülkeye verilmiş, Rasmussen de Genel Sekreterliği beş yıl boyunca yürütmüştür.