Yönetmen Zeki Demirkubuz’un Ekim 2012’de attığı o meşhur tweet bu aralar yeniden çok popüler: "Bu ülkeye ve bu hayata dair hiçbir şeyin, hiçbir zaman benim dilediğim gibi olmayacağını biliyor, artık bundan acı duymuyorum.” Tweet, büyük umutlarla girilen seçimin ardından ülkenin yüzde 48’inin içine düştüğü ülkeye ve siyasete dair, yeis, umutsuzluk, bıkkınlık hislerine tercüman oluyor. Ama belki de bu tweet bir bıkkınlık değil de bir farkındalıktı?
2012 yılında yayınlanmış bir kitap... Başlığı “Türk’ün Türk’ten başka dostu yoktur.” Kitabı karıştırdıkça, 2012 yılında neler neler konuşuyormuşuz, inanılmaz buluyorum. 2005-2013 aralığının, kendi geçmişimize yönelik cesur eleştiriler yapabildiğimiz, tabu sayılan konuları cesaretle tartışabildiğimiz bir dönem olduğu görülüyor.
“Tarihten ders çıkarmak” der dururuz. Galiba kimse çıkarmıyor. Bir, öyle objektif, herkes için ortak dersler diye bir şey yok. İki, hafıza-yı beşer nisyan ile malûl. Sürekli unutuyor. Hem de özellikle özgürlükle (ve sınırlarıyla) ilgili olanları, çoğulculukla ilgili olanları, birlikte yaşamakla ilgili olanları, “öteki”lerle ve empatiyle ilgili olanları unutuyor. Kendini başkalarının yerine koymayı unutuyor. Medeniyet dediğimiz şey, vahşet ve şiddet potansiyelimizin üzerine vurulmuş sığ bir cilâ. Okul, aile, medya, kamusal alan: toplumsal bellek sürekli canlı tutulmazsa, demokratik değerler hayatımızın her zerresine nüfuz etmezse, kâh o tarafın kâh bu tarafın Momika benzeri veya muadili (simetriği) fanatiklerince delik deşik edilebiliyor.
Küfretmek ihtiyacındayım. İÖ 4. yüzyılda, Herostratos’un sırf meşhur olmak uğruna, İlkçağda “Dünyanın Yedi Harika”sından biri sayılan Efes’teki ikinci Artemis tapınağını (560-356) kundaklamasını hatırlatan, aşağılık pis cıvık habis şuursuz şımarık sırıtkan yaratık.
İktidar cephesi zaten uzun süredir hoşuna gitmeyen fikirlerin tamamını ceza kanununa uydurup, gözaltına aldırmayı, tutuklamayı bir güç gösterisine çevirmişti. Ama bu kez İYİ Partililer de Yanardağ’ın linç kampanyasında en önlerde koştular. Muhaliflerin bazılarının zannettiği gibi üzerlerinde devletini-vatanını çok seven zırhı yok, linçlerde en önde koştuğunuzda size iki can hakkı verilmeyecek, sizi “alın şunu gözaltına” düzeninden vatan-devlet aşkınız kurtarmayacak.