Kılıçdaroğlu’nun seccadeye bilerek basmadığına şüphe yok; ama Erdoğan buna rağmen onun bunu bilinçli bir şekilde yaptığını söyledi. Kılıçdaroğlu’nu binbir nedenle eleştirebilir ve zayıf gördüğünüz taraflarından vurabilirsiniz. Ama insanları, onun seccadeye bilerek bastığına inandıramazsınız. Makuliyet ile bağlarını koparmamış, aklıselimi terk etmemiş kimseyi buna ikna edemezsiniz. Milletin aklını hafife alan bu dilin istiap haddini doldurduğunu düşünüyorum.
ABD eski başkanı Donald Trump, bugün (4 Nisan) hakkındaki suçlamalar için Manhattan’da mahkeme karşısına çıkacak. Trump dün New York’a gitti, bugün kendi iradesiyle yetkililere teslim olacak. Peki Trump hapse girecek mi? Hakkındaki iddialar ne? Trump’ın amacı ne?
Her iki partiden isimlerle konuştuğumuzda sözlerin ve bağlayıcılık gücü ahlaki kınamadan ibaret olan protokollerin ötesinde bir güvenceden söz edemiyorlar. Böyle bir durumda geriye beraber yola çıktıkları partilerin veya başkan adayı olarak önerdikleri kişinin siyasi dünya görüşüne ve güven açısından yıllar içinde sergilediği tutuma bakmak kalıyor, ki bu açıdan baktığımızda tablo hiç iç açıcı görünmüyor. Çünkü tam da bu kriterler, “neyine güvendiniz?” sorusunu gündeme getiriyor; ideolojisine mi, haklar bakımından bugüne kadar sergilediği tutuma mı yoksa bugünden sonrasına dair taahhütlerine mi?
Zarifa eğitimli bir Afgan kadını olarak Afganistan’ın Wardak eyaletinin başkenti Maydan-ı Şahr’ın belediye başkanıydı. Görevini büyük bir mutlulukla yürütüyordu. 26 yaşındaydı, nişanlıydı. ABD askeri birlikleri Afganistan’ı Taliban yönetimine terk etmeye hazırlandıkları günlerde, Zarifa'nın babasını evinin önünde öldürdüler. Baba Abdul Wasi Ghafari, Taliban karşıtı Afgan ordusunun önemli görevlilerindendi.
İyiliğin-kötülüğün taraflara tercümeleri, eğilip bükülmesi sadece günlük hayatın artık neredeyse sıradan örneklerinde değil; adaletin, vicdanın hap gibi, kısacık, evrensel tanımlarına, -temeli bazı “ama”larla zaten netameli- “temel ahlak normları”na omuz atan salınışıyla her toplumsal alanda, kurumlarda bile karşılaşılabilen ölümcül bir sorun. Bir salgın çünkü… Boyutlarıyla maalesef ithal, pandemi filan da değil.