Dokuz gün sonra "KPSS skandalı"ndan geriye ne kaldı? Cevap galiba “e” yani hiçbiri, hatta hiçbir şey… Geçmişte yaşanmış kötü tecrübeler yüzünden, kimse seçimlere on ay kala bir buçuk milyon seçmeni ve ailelerini açık bir adaletsizlik hissiyle karşısına almak istemedi.Ne iktidar ne de muhalefet bu yarışta arkada kalmak istedi. Medya zaten çoktan kararını vermişti. Bir sınav iptal edilmiş çok mu denebilir. Evet, kimsenin aklında bir şüphe kalmaması için buna değer. Ama gerçeğin bu kadar kolay harcanabildiği bir toplum bütün sorulara doğru cevap verse de bir faydası olmayabilir.
Erdoğan 2013’te Putin’e, “Bizi Şangay Beşlisi içine alın, biz de AB'ye allahaısmarladık diyelim, ayrılalım oradan” demişti. Bu gerçekleşmedi ama Putin 9 yıl sonra Türkiye’yi ‘diyalog ortağı’ yaptı… Örgütün başlangıçta NATO’ya rakip olmak amacıyla kurulduğu izlenimi vardı. Bu izlenim zamanla yok oldu. Daha sonra Ermenistan, Azerbaycan, Kamboçya, Nepal, Sri Lanka ve Türkiye “diyalog ortağı” (gözlemci) oldu. Bunlara Katar, Mısır ve Suudi Arabistan da katıldı. İran’ın üyelik süreci başladı, Belarus, Afganistan ve Moğolistan üye olmak istiyor.
Devletin, yurttaşlarının inançlarının doğru mu yanlış mı olduğunu belirlemek gibi bir görev ve yetkisi yoktur. Eğer toplumun bir kesimi -ki bu kesim milyonlarla ifade ediliyor- “Ben Aleviyim, cemevi benim ibadet yerim” diyorsa, devlet bu gerçeği kabul ederek onların inanç özgürlüğünü korumakla yükümlüdür.
HDP’nin Öcalan’ı merkeze almasının ve tecridin kaldırılması yönündeki taleplerde ısrarcı olmasının bir nedeni siyasi bulanıklığın bitirilmesidir. Öcalan ile bir tek iktidarın temsilcilerinin teması var. İktidar elindeki bu olanağı, seçimlere gidilirken kendi hesaplarının bir aracı kılıyor. HDP, bu nedenle, Öcalan’ın ne dediği ve ne yapacağı hususunda spekülasyonlar yapmak yerine, onun söylediklerinin kamuoyunun bilgisine sunulmasını ve tartışmaların gizli kapaklı ve dedikodu düzeyinde değil, aleni ve ciddi bir biçimde yürütülmesini savunuyor. HDP bu nedenle muhalefete de çağrıda bulunuyor.
Hablemitoğlu cinayetinde tetiği çekenin, olayda gözcülük edenin ve öldürme emrini verenin o tarihte Özel Kuvvetler Komutanlığı’nın (ÖKK) en seçkin birimi olan Muhabere Arama Kurtarma (MAK) alayına mensup subaylar olduğunun ortaya çıkmasından sonra ortaya atılan “demek ki cinayet bir FETÖ-ÖKK ortak operasyonu” analizlerini, Şengül Hablemitoğlu’nun bir tweet’ine nazireyle “‘leş’ analizler” diye tanımlamıştım. Bu bölümde bu türden birkaç ‘analiz’ aktaracağım.