GÜNÜN YAZILARI

Reis’in medyasına yeni misyon: Reis’i Reis’ten koruma

İktidar medyalarının işi her dönemde zordur, fakat iktidarda Erdoğan gibi bir figür olduğunda iş daha da zorlaşır. Çünkü medya artık iktidarı gözü kapalı desteklemenin yetmediği bir vasatta iş yapmak zorundadır. Bu zorlukların sonuncusu 2022 ile başladı. Bu dönemde yandaş medyanın kendi kendine sorduğu soru şöyle: “Promptırsız Reis, peşpeşe kamuoyunda duyulmaması gereken sözler sarf ettiğinde biz Reisçi gazeteciler ne yapmalıyız?”

Kürt milliyetçiliği (1): “Kürdistan Doğu’dadır”

“Kürt Milliyetçiliği: İlk Kürt Gazetelerinde Siyasal Kavramlar ve İslam (1898-1918)”* başlıklı kitap (2021), Murat Issı’nın doktora tezi. Orijinal dili Yunanca olan bu tez, Osmanlı İmparatorluğu içinde gelişen ve Osmanlı tarihiyle doğrudan irtibatlı olan Kürt milliyetçiliğinin gelişimine odaklanıyor. Issı’ya göre resmi Kürt tarih tezinin yazımının başlangıç dönemi ve radikal Kürt milliyetçi hareketinin doğum tarihi 1918’dir.

Türkiye NATO’ya neden girdi?

Kırk yıl süren meslek hayatım boyunca herhangi bir Türk liderin NATO bayrağını kullandığını, ya da herhangi bir resmi binada bu bayrağın teşhir edildiğini ne gördüm ne de duydum. Yani bilmeyen sanır ki Türkiye “emperyalistler” tarafından zorla bu ittifaka sokuldu, imkan olsa çıkmak için yol arayacak. Nitekim, geçenlerde bir siyasi partinin temsilcisi olarak Moskova’ya gittiği anlaşılan bir iş adamı, Rus muhataplarına Türkiye’nin NATO üyeliğinin bir “gençlik hatası” olduğunu söyleyecek kadar ileri gitmiş.

Cevdet Bey

Günlerdir, 6:30’da kalkar kalkmaz ilk işim bilgisayarıma koşup internet haberlerine bakmak oluyor. Harkiv düştü mü, karşı taaruzda mı? Konvoy Kyiv’e yaklaşıyor mu? Mariupol’da siviller bombardımandan kaçabildi mi? Cevdet Beye benzedim. Radyoları ve bir bacağı kırık leyleğiyle, Hacıbabasıyla, 1941 kışında Alman ordularının ilerleyişi karşısında Moskova’nın direnmesi umuduna sarılan.
- Advertisement -

Filozofların harika aşk dedikoduları

Platon’un “Şölen” kitabı “Aşk felsefesi” konusunda bir hazine. Bir kere dedikoducu bir eser. O “Şölen”e katılan düşünürlerin her bir şeyi ortada… Felsefeyi bilmem ama -dost arasında- aşkın dedikodusuzu biraz tatsız tuzsuz, yavan oluyor zaten. Gerçi “Aşk felsefesi” de -sıra örneklere gelince- dedikodunun çağıran alanından uzak durabiliyor mu… O da esaslı mevzu. Kitapta Aşk üzerine ne istersen var. Hem de içkili kafayla…

En Son Çıkanlar