GÜNÜN YAZILARI

Sesimizi duyan yok mu?

Marmara Depremi’nde ulusal bir çığlığa, hazin bir slogana, başlığa dönüşen “Sesimi duyan var mı?” haykırışı bu kez enkaz başındaki arama-kurtarma ekiplerinin gür seslenişi, arayışı değil. Enkaz altında ya da enkaz başında öylece bekleyen insanların her yerden duyulan çaresiz çığlıkları: “Sesimizi duyan yok mu?”

Felaket halinde bile esas derdi eleştirileri bastırmak olan bir devlet ve iktidar

Bizim devletimiz, şefkati işçilerin kendisini eleştirdiği âna kadar süren ‘babacan’ işadamlarına benziyor. Çalışanlarını ‘baba gibi’ seven o işadamları, o âna kadar ‘baba’sına sadece saygı gösteren işçilerden biri çıkıp da biraz sonra sahte olduğunu anlayacağı ‘baba şefkati’ne güvenerek onu eleştirmeye kalktığında ne oluyorsa, Türkiye’de devlet-yurttaş ilişkisinde de o oluyor.

Deprem ve “haber”

Bir felaket anında internet gazetelerinin —en azından bugün ülkemizdeki altyapı ve organizasyonlarıyla—fevkalade yetersiz kaldıkları açık.

Hayatımın en uzun iki dakikası

Bilhassa ikinci depremde her şeyin bittiğini düşünüyorum. Sarsıntı durur durmaz tekrar aşağıya yollanıyoruz. İnerken, komşumun kucağından taşımakta zorlandığı bebeğini alıyorum. Yaşlı bir teyze “Oğlum siz geçin, biz yaşadığımız kadar yaşadık hamdolsun, çoluk çocuğunuz var, siz kendinizi kurtarın” diyor. “Olur mu teyze?” diyorum “hep birlikte kurtulacağız inşallah!” İniyoruz.
- Advertisement -

Deprem değil ihmal öldürüyor

Büyük bir deprem olursa kurtarma çalışması nasıl yapılacak hiçbir prova gerçekleştirilmemiş. Çok katlı apartmana yangın merdiveni yetişmiyor, açıkta kalan depremzede için bez çadırdan başka barınak ortalıkta görünmüyor. Hastane acil servisleri de yıkılıyor. Depremden kurtulan nerede barınacak? Türkiye teröre karşı güvenlik önlemlerini en üst seviyede tutarken, depreme karşı can güvenliği için hangi hazırlıkları planlamış bu hiç konuşulmamış.

En Son Çıkanlar