GÜNÜN YAZILARI

CHP-MSP Koalisyonu’ndan 6’lı masaya…

Birçoğumuz bu koalisyona sosyal demokrasinin gericilikle uzlaşması gözüyle baktık. O kısa ömürlü uzlaşma, henüz yeterince olgunlaşmadığı için iki taraftan da benimsenmedi. Sonra olanlar oldu. Bu koalisyon bozuldu, yerine “Milliyetçi Cephe” hükümeti kuruldu. Yani cepheler kuruldu. Savaş tamtamları arasında 12 Eylül 1980 askeri darbesine geldik. Askeri vesayet rejimi yeniden ihya oldu. Toplum kutuplara bölündükçe, askeri vesayet de o kadar rahat hareket ediyordu. 6’lı masayı bu açıdan tahlil edebiliriz.

Küre şeklinde bir seçmen varsayalım

İtiraf edin, siz de memleketin hallerini yanlış partilere oy verenlerden biliyorsunuz. Yanlış partiler? Yani sizin tercihiniz olmayan partiler. Memleketin halleri oy verenlerden kaynaklanmıyor, oy isteyenlerin, oy alanların yetersizliğinden kaynaklanıyor.

Yeni ittihatçılığın müsvedde tarihi (5) 2015-2016: Laiklik kutuplaşması yerine millîlik kutuplaşması

Cumhurbaşkanı Erdoğan ‘yerli ve millî’yi ilk olarak 7 Haziran ve 1 Kasım (2015) seçimleri arasında kullandı. Tesadüf değildi. Erdoğan 15 Temmuz darbe girişiminden önce muhafazakâr kitleleri ‘millîliğe” davet eden bir dil geliştirmeye başlamıştı; iktidarını artık laiklik temelli kutuplaşma üzerinden götüremeyeceğini anlamıştı, ‘millîlik’ çok daha elverişli bir kutuplaşma imkânı vaat ediyordu. Ve kararını verdi: Türkiye siyasetindeki temel saflaşma eksenini ‘laiklik’ten ‘millîliğe’ çevirecekti.”

Zarifa Ghafari ve Taliban İslamcılığı

Silahlı, örgütlü İslamcı gruplar arasında en güçlüsü olan Taliban, Kabil’de iktidar koltuğuna oturdu. “İslami rejim” ilk iş olarak kadınları toplumsal hayattan atmaya başladı. Önce işyerlerini, ardından okulları, son olarak da üniversiteleri kadınlardan “arındırdı”. Kadınların sokağa çıkamadığı bir rejimi inşa ettiler. “Kadınların sokağa çıkması, okullara girmeleri fuhuşun yolunu açar” diyerek ahlaki gerekçelerini de ifade ettiler.
- Advertisement -

Muhalefetin en güçlü adayı…

Bu seçimde toplum bir beş yıl daha Erdoğan tarafından ve bu sistemle yönetilmek isteyip istemediğine karar verecek. Muhalefet ne kadar hazırlık yaparsa yapsın, hangi adayla ya da adaylarla karşısına çıkarsa çıksın bu seçimin bir referandum olduğu gerçeğini değiştiremeyecek. Bu seçim Erdoğan ile tamam mı devamı mı seçimi olacak. Yerine kimin geçeceği tali bir mesele olarak kalacak. (...) Erdoğan kaybederse onunla birlikte bir sosyal sınıfın, fikrin de kaybedeceğini ve kimsenin bunun vebaline ortak olmaması gerektiğini anlatacaklar. Bu argümana karşı muhalefetin elindeki en değerli panzehir ise aday değil, masa olacak. Masa ve ittifakın varlığı bu seçimi bir sosyal sınıfın, fikrin iktidardan tasfiyesine karar verilecek bir referandum olmaktan kurtarabilir.

En Son Çıkanlar