Araştırmaya göre Kürtler kendilerini en çok sırayla Müslüman, Özgürlükçü, Dindar, Demokrat, Muhafazakar, Kürt hakları savunucusu, Kürt milliyetçisi olarak tanımlıyor. Müslüman diyenlerin oranı yüzde 41. Kürt milliyetçisi diyenlerin oranı yüzde 10. AK Partili Kürtler kendilerine daha çok Müslüman, Dindar, Muhafazakar derken, HDP’liler Özgürlükçü, Müslüman ve Kürt hakları savunucusu diyor.
Laik kesimin, kendi gibi olmayanın üzerindeki zorbalığa bu netlikte, bu açıklıkta bir karşı çıkışına ilk kez şahit oluyoruz. Fakat acaba bu itiraz ne kadar ilkesel? Muhafazakârlar, hak ve özgürlük telakkilerinin sınırlı olduğunu gösterdiler 20 yıllık iktidarlarında. Laikler de geçmişte çakmıştı bu sınavdan. Peki o sınavlardan gerekli dersler çıkartıldı mı? Bundan sonrası farklı olabilir mi? Adana’daki şiddete gösterilen yaygın tepkiye bakarak ne kadar umutlanabiliriz?
20’nci yüzyılın önemli Kürt aydınlarından Emin Ali Bedirxan Bey’in hukukçu ve dilbilimci oğlu Celadet Bey, 1933’te Mustafa Kemal’e hitaben bir mektup kaleme alır. Mektubunun ilk kısmında hukukçu ve siyasetçi şapkasıyla rejimin Kürt politikalarını mercek altına alır ve Kemalist rejimin Kürt karşıtı bir siyasetle alabileceği bir yolunun olmadığını söyler. İkinci kısmında ise bir dilbilimci olarak, Cumhuriyet rejiminin Kürtçeye karşı izlediği siyaseti, nazik bir dille ama çok sert bir şekilde tenkit eder.
Bir taraftan Rusya’nın artık sosyalist bir ülke olmadığını henüz özümsememiş veya ABD ile Batı düşmanlığının körelttiği eski solcular, diğer taraftan otoriter ve antidemokratik güdümlü bir demokrasi özlemi içinde yaşayan Avrasyacılar. Neyse ki her iki ucun sesi medyada çok duyulsa da etkileri epey sınırlı.
"Aydın Engin, 82 yaşında paçayı henüz sıyıramamış olarak aramızdan ayrıldı. Uyduruk bir davadan 7.5 yıla çarptırılmış, yurtdışı çıkış yasağı olan bir gazeteci olarak.Son yazılarında hayal kırıklığı, kendini tekrar etme endişesi vardı. Hepimizdeki gibi..."