Türkiye’de son 15 yılda siyasette herhalde sadece dağların yerleri değişmedi. Ama bu değişimin farkına varmayanlar, hala eski hesapları güdenler de var. Mesela İYİ Parti Lideri Akşener, durup dururken 2010 referandumunda evet verenleri suçladı, “haklı çıktık” dedi. Sonra parti sözcüsü bu suçlamayı sürdürdü. Anlaşılan İYİ Parti, anketlerden memnun ve CHP’den daha fazla oy almanın peşinde. Eh bunun için de Kemalistlerin ve milliyetçilerin asla affetmediği YAE’ciler ve 2010 referandumundan daha iyi ve savunmasız düşman nereden bulunur?
HDP’nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş Serbestiyet için kaleme aldığı yazısında “dürüst Müslümanlar”a seslendi: “Hak ile batılın bu kadar iç içe geçtiği bir dönemde en büyük sorumluluk yine dürüst Müslümanlara düşüyor. Ben Müslüman halkımızın adaletten yana olacağına, bu zulüm düzenini değiştireceğine, kapısına gelen din tüccarlarına ‘Burada satılık oy yok!’ diyeceğine yürekten inanıyorum.”
Türkiye, ekonomik krizi, siyasi, sosyal bir bunalım ile birlikte yaşıyor. Toplum, sert bir kutuplaşma ile uzlaşma arasında bir tercih yapmanın eşiğinde. Önümüzdeki seçimler bu konuda millet olarak kararımızı ortaya koyacak. Şurası bir gerçek; kutuplaşmanın iki tarafında da sertlik yanlıları, radikal kavga taraftarları varlıklarını koruyor. “Şeriata geçit yok” diyenler hâlâ cepheleşme eğilimi içinde belli bir etkinliğe sahip. Dini siyasi bir referans olarak kullanmaya hevesli, “Ayasofya’yı cami yaptık… amacımıza yürüyoruz…” diyenler de diğer kutupta ağırlıklarını sürdürüyor.
Günümüz medeniyetinin en ileri karakollarında ikamet ediyor gibi görünen, kendilerini öyle görenlerin, miadını çoktan doldurmuş, musalla taşına yerleştirilmiş mevhumların cenaze namazının kılınmasını engellemeye çalışan kesimler olduğunu söylemek mümkün.
…Ben ise 'Üç ay içinde seçime gidersek asıl o zaman antidemokratik olur. Şimdi bir tek CHP var. Onun dışındaki partiler ne zaman kurulacak, ne zaman seçime iştirak edecek?' diyerek durumun yanlışlığını anlatmaya çalışıyordum… Ben sosyal tedbirleri alalım, bazı düzenlemeler yapalım, öyle gidelim diyordum. Milli Birlik Komitesi'ndeki arkadaşların büyük çoğunluğu benimle beraberdi.