Metin Karabaşoğlu’nun editörlüğünde yayımlanan Açıkdeniz dergisi, Temmuz sayısında yazarımız Halil Berktay’la Doğu-Batı ayrıştırmasının tarihi zemini, kökleri, sebepleri, bugüne ve geleceğe dönük sonuçları üzerine uzun bir söyleşi gerçekleştirmiş, bu söyleşiyi Serbestiyet’te de yayımlamıştık. Berktay, Açıkdeniz’in Eylül sayısında bir bakıma bu söyleşinin devamı niteliğinde olan yazısında 2021 Nobel Edebiyat Ödülü sahibi Abdulrazak Gurnah’ın romanlarından yola çıkarak Doğu-Batı ayrıştırması tartışmasını sürdürüyor. Berktay, “çağımızın Çehov’u” dediği Gurnah’ın romanlarını da “deryalar var bu kitaplarda” diye tanımlıyor.
DEVA Partisi’nde sığınmacı meselesinde iktidardan, olması gerekenden ve kendi eski konumundan daha geri bir noktaya savrulmayı ifade eden bir durumu gözlemlemek mümkün. Bunu sadece Ali Babacan’ın konuşmalarından değil, son yayınlanan “Sığınmacı Sorununun Çözümü ve Düzensiz Göçün Önlenmesi Eylem Planı” başlıklı belgede de görebiliyoruz.
Daha covid-19 bitmeden maymun çiçeği çıktı, ne durumda olduğunu bilmiyorum, kafayı yemek istemediğim için bilerek izlemiyorum. İklim değişikliğini, ne olduğunu ve etkilerinin ne olacağını uzun zamandır biliyoruz. Kafayı yememek için benim bulduğum bir çözüm var. Pasif bir şekilde felaketleri izleyip sessizce delirmek yerine, hiç durmadan direnmek, mücadele etmek, dünyanın başına gelenleri engellemenin tek yolunun kolektif ve kitlesel bir hareket olduğunu hiç unutmamak. Tavsiye ederim.
İYİ Parti’nin yönetici çekirdeği, ülkücülerden oluşuyor. Akşener’in, onlardan gelebilecek tepkilerin önünü kesmek amacıyla bir çıkış yapması normal. Akşener, görebildiğimiz kadarıyla, merkez sağ seçmeni de kaçırmak istemiyor ve CHP ile ittifakı ayakta tutuyor. Cumhurbaşkanı adayının belirlenmesinde Akşener ne oranda belirleyici olabilir? Şu bir gerçek: Akşener’in Kılıçdaroğlu’nu reddettiği an, ittifak çökebilir.
Bugün 3Y, yaratıcı yeni modellerle çeşitlendi, derinleşti ve yukarıdan aşağı neredeyse bütün devlet kurumlarına iyice yayıldı. Anlayacağınız, ‘Yolsuzluk, Yoksulluk ve Yasaklar’la mücadele sözünün verildiği köprünün altından çok sular aktı. Bu, toplumsal vicdanda bir yara ve adil bir yargı süreci yaşanıp adalet tecelli etmedikçe, bu yaranın kanamaya devam edeceği belli. Muhalefet, iktidara gelmesi durumunda bu konuyu nasıl ele alacağını belirlemeli ve topluma duyurmalıdır.