Yazının başlığı sizde siyasi mizah filmi duygusu uyandırmış olabilir ama değil; zaten ben de sinema yazarı değilim. Güzel bir filmden değil Arjantin’de yaşanmış ve yaşanmakta olan gerçek olaylardan söz edeceğim: Taksi şoförlüğü ve piyango bileti satıcılığı yapan Roberto Baratta 2000 yılında, bir barda (gelecekte devlet başkanlığına seçilecek olan) Nestor Kirchner’le tanışır ve hayatı değişir. Planlama Bakanı Julio de Vido’nun sağ kolu haline geldikten sonra kendine bir makam şoförü edinir: Oscar Centeno. Oscar not tutmaya meraklı biridir; ve olaylar gelişir.
Bugünkü pek çok sorunun kaynağı aslında çok eskilere dayanıyor olabilir. Bana göre sorunlar Orta Asya'dan göç etmekle başladı. Ortaokuldan hatırladığım kadarıyla olumsuz iklim koşulları ve Çinli prenseslerle evlenip Türk kimliğinden uzaklaşma gibi sebepler bizi göçe zorlamış. Atalarımızı eleştirmek istemem ama iklim koşulları için göç edilecekse önce Eskimoların başlaması gerekmez miydi?
Şimdi çıkış, krizi başarı gibi, trenin raydan çıkmasını hesaplı ve planlı bir gelişme gibi göstermekte aranıyor. Türk Lirasının değer kaybını, ister istemez ihracatı ucuzlaştıracağı için, düşüş önlenemediğinden oluşan bir sonuç gibi değil, başından beri bu amaçla yapılmış gibi resmetmekte aranıyor.
Toplumun ekonomik sıkıntılar içinde kıvrandığı koşullarda, 'hedef sığınmacılar' diyerek kışkırtıcılık yapan bu siyasetçi, CHP’nin iç ve dışındaki radikal milliyetçiliği, yabancı düşmanlığını arkasına alabiliyor. Kendisinin 'öteki'ne yönelik ağır suçlayıcı ifadeleri, sosyal medyada, CHP tabanından çok, aşırı milliyetçi kesimleri heyecanlandırdı. Ağır ırkçı cümleler sosyal medyada Tanju Özcan lehine bol bol yaygınlaştırıldı.
Ilgar Mammadov’un kim olduğu, neden 2013’de hapse atıldığı, neden Azerbaycan’ın onu bırakmamak için bu kadar direndiği hakkında pek bir bilgi yok. Halbuki aramızda dil engeli de olmayan iki devlet tek millet mesafesindeki Azerbaycan ile tek benzerliğimiz AİHM kararlarını uygulamayıp, yaptırım prosedürü aşamasına gelmek değil. Hikayenin geri kalanı da çok tanıdık…