Türkiye, festival ve şenliklerin çok acemisi değil. Girişten başlayarak, yetkililerce sağlanan bir dizi güvenlik tedbiri ve davetlilere dönük net tanımlı kurallar var. Yasalarca belirlenmiş, bütün tarafları bağlayan hususların bulunduğunu da biliyoruz. Bu koşullarda, ortada inandırıcı bir neden yokken festival, şenlik ve konserlerin art arda yasaklanması, “Kimsenin yaşam tarzına müdahale etmeyeceğiz” sözünün mazide kaldığını gösteriyor.
Bir başka ülkenin topraklarında asker bulundurmak, bunu uzun süre sürdürebilmek, kolay değil. Suriye’deki Esad yönetimiyle çok çeşitli sorunlar bulunuyor. Üstelik bölgenin etkili ülkelerinden İran, Suriye rejimini etkiliyor. Her seferinde açık ya da dolaylı yollarla siyasete müdahalelerde bulunuyor.
Necip Hablemitoğlu’nu Gülen cemaatinin 2002’de Özel Kuvvetler’deki üç subayı tetikçi gibi kullanarak öldürttüğü ısrarını sürdüren analiz sahiplerinin cevap veremedikleri bir soru daha var: Hepsi, Levent Göktaş’ın “yakalanamadığından” değil, “yakalanmadığından” söz ediyor ve devlet içindeki güçlü koruma ağına işaret ediyor. Peki, Levent Göktaş ‘FETÖ’nün tetikçisiyse devlet içinde bu devirde onu kim, neden, nasıl koruyor? Göktaş yakalandığında Hablemitoğlu’nun ‘FETÖ cinayeti’ olduğu ispatlanacaksa, nasıl oluyor da kaçması için yol açılıyor ve neden korunuyor?
Rusya tipi yönetimlerle Brüksel tipi yönetimler arasında bir tercih ve etik farklılığı bulunuyor. Bu fark, vatandaşın değil iktidarı elinde tutan iradenin farkından kaynaklı. Rusya gibi ülkelerde hakkınızı aramanız, yönetimi eleştirmeniz, bazı hallerde imkansız bazı hallerde çok riskli olabilir.
AKP yaşasaydı, 21. yaşını idrak etmiş olacaktı. Bu yirmi bir yılın bilançosu hakkında sayfalarca yazıldı, saatlerce konuşuldu. Hâlbuki üzerinde yazmaya, konuşmaya değecek herhangi bir parti yok ortada. Sorulması gereken soru, bence çok başka. Memlekette CHP diye bir parti var. Bu partiye muhalefet eden hareketler hızlı bir yükseliş sergiliyor. Kısa süre içinde tefessüh edip çözülüyorlar. CHP orada durup duruyor. Neden?