GÜNÜN YAZILARI

Sevgili arkadaşımız Saffet Uygur’u kaybettik

Çok ağır bir ameliyat geçirdiğini Pazar günü öğrendim. Durumu hiç umut vermiyordu. Kahreden haber Pazartesi öğle saatlerinde geldi. O’nu kaybetmiştik.

Sakın yukarı bakma! Çünkü çok yukarılara bakarsan boynun kırılır!

Herkes Don’t Look Up, “Yukarı Bakma” filmini konuşuyor. Filmin adı Arap ülkelerinde yaygın olan bir atasözünü hatırlattı bana: “Çok yukarılara bakarsan boynun kırılır…” Bu daha çok hırslı, hayatta daha yüksek yerlere varmak için çabalayan insanları frenlemek amacıyla söylenen bir sözdür. Aslı bilinmemektedir ama despot rejimlerin ağır gölgesinde geliştirilmiş bir savunma mekanizması, bilgelik süsüyle kamufle edilmiş bir hayal kırma metodu olarak da yorumlanabilir.

Pagan değil, çoktanrılı (niçin önemli?)

Ötekileştirici deyimleri, tabii öncelikle kamusal alanda, ama hele bilim dilinde hiç kullanmamak durumundayız. Kasten yapanlar da var, bilinçsizce de. Geçenlerde Alper Görmüş, Ümit Özdağ’ın kerameti kendinden menkul bir saldırganlık örneğinden hareketle, “onlar” ile “bunlar” arasındaki farka dikkat çekti. Yakın zamanda Serbestiyet’te, çok daha yumuşak, ama gene de yanlış bir örneğine rastladım. Çok yaygın; o kadar ki, bir zamanlar İngilizcede insan karşılığı “man,” insanlık karşılığı “mankind” dememizi andırıyor, sözcüklere yüklenmiş toplumsal cinsiyet eşitsizlikleri hakkında hiç durup düşünmeden.

Metaverse ve tarih (IV)

Birebir bilinç aktarımı üzerinde çalışıyoruz. Bunu başarırsak tarihi araçsallaştırarak bilinç aktarımı yapmaya, biz ölsek de en azından “milli”, “kabilesel”, “ailevi” kimliklerimizin çocuklarımızda yaşayacak olma avuntusuna ihtiyaç duymayacağız. Bizzat kendi bilincimiz yaşamaya devam edecek. (…) Bu konudaki yazı dizimin son yazısı bu. Biliyorum insanlar hazır sorunlarla uğraşmayı daha çok tercih ederler. Bu anlattıklarıma biraz daha var. Yumurta kapıya dayanınca düşünürüz, her zamanki gibi.
- Advertisement -

Sabih Kanadoğlu ve Kızıldere katliamı

Türkiye’de yargının en üst makamına gelmiş bir hukukçunun bir kontrgerilla operasyonuna tanık olması ilginç. Olayı aktarırkenki soğuk ve mesafeli yaklaşımı da dikkat çekici. Bir hukukçu olarak görevi oradakilerin canlı olarak adalete teslim edilmesini savunmak değil mi? 12 Mart askeri darbesi döneminde yaşananları, özellikle tanık olduğu Kızıldere katliamını sorgulaması gerekmez mi?

En Son Çıkanlar