“Moral bozmak”, “ümitsizliğe sevk etmek”, “devleti acziyet içinde göstermek” gibi kanaatlerden TCK’da yazılı suçlara ulaşma becerisi her seferinde insanı şaşırtıyor. Şimdi bu kötü hukukun muhatabı, bugüne kadar işin bu kısmıyla çok da muhatap olmamış apolitik sanatçılar, ünlüler. Suçları, yol kesip kimlik kontrolü yapmak, sabotajcı cadı avına çıkıp insanları linç etmek, tv yayınlarına saldırmak değil, ülkelerinin ormanları yanarken öfkelenmek, seferber olmak, yurt dışından yardım uçağı için çağrı yapmak...
Apaçık şekilde üst aklın tertiplediği yangınların tahribatıyla ilgili olarak, Cumhurbaşkanımız yanan hayvanların telafisi noktasında yerli ve milli hayvancılığın bilimsel kategorilerinin altını çizdi. Buna göre bizde hayvanlar üçe ayrılıyor: Büyükbaşlar, koyunlar ve beyaz etler. Yeni Milli Eğitim Bakanı’nın biyoloji ders kitaplarını bu yeni bilgi ışığında düzenlemesi ve eğitim yılına yetiştirmesi gerekir.
Muğla’da yaşayan amcamın oğlu Atıf’ı aradım. Üç gündür sokağa çıkmadığını, evde beklediğini anlattı: “Muğla üzerine küllerden siyah örtü çekilmiş gibi” diye devam etti. “Dün gece gittim iki büyük valiz satın aldım. Kaçın deyince kaçacağız. Her tarafımız orman. Geceleri alev alev yanan tepeleri korkuyla izliyoruz.
Türkiye’nin de bir parçası olduğu AB’nin acil durumlar için kurduğu ağdan bile yine “milli gurur” meselesi yapılıp altı gün sonra yardım istendi. ABD’ye maske göndermekle övünen bir iktidar, 30 ayrı yerde süren yangınlar için komşulardan yardım istemeyi içine sindirememiş görünüyor. Yurtdışından yardım isteyenler mandacılıkla, devletimizi aciz göstermeye çalışmakla suçlanıyor. Benzer çaptaki bir yangın ve deprem karşısında dünyanın her ülkesinin isteyeceği bu yardımları iktidar gurur meselesi yaparken de maalesef yanan yandı.