Habertürk yazarı Nihal Bengisu Karaca, bugün yayımlanan “Kılıçdaroğlu Ortodokslara karşı” başlıklı yazısında Kemal Kılıçdaroğlu’nun başörtüsünü yasal teminata bağlama önerisini “ağırlıklı olarak ‘başörtülü kadınlar için’ düşünüldüğü belli olsa da amaç bütün kadınların huzuru” diye niteledi ve hayati bir hamle olduğunu savundu. Karaca, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın bugün (5 Ekim) getirdiği ‘başörtüsüne anayasa teminatı’ önerisinden sonra attığı tweet’te de Erdoğan’ın teklifinin bu hamlenin kıymetini gösterdiğini söyledi.
BBC Leeds radyosunun sunucusu Rima Ahmed, Başbakan Liz Truss'ı konuk aldı, tartışmalı ekonomik kararları hakkında zor anlar yaşattı: "Sterlin rekor seviyeye düştü, IMF politikaları gözden geçirin diyor. Merkez Bankası 65 milyar harcadı. Dört gündür neredesiniz Başbakan?"
Financial Times muhabiri Laure Pitel, Orhan Pamuk’la Heybeliada’da buluşup bir gün geçirdi: Pamuk’a göre bu seçim, genel olarak Erdoğan'ın neredeyse 20 yıllık iktidarı boyunca karşı karşıya kalacağı en zorlu seçim olacak. Pamuk, Erdoğan’ın düşüşte olduğunu söylüyor. "Erdoğan artık kimsenin sesini kısamaz”. Eliyle grafikte inişe işaret eden bir hareket yaparak, “çok şükür düşüşte” dedi. Liranın değer kaybetmesi ve enflasyonun yüzde 80’lere çıkmasıyla birlikte ülkenin refahta yaşadığı düşüşün “tam bir skandal” olduğunu ve “iktidarda olan kişinin 20 yıldır giderek otoriterleşmesi ve mantıksız kararlar almasından ötürü mükemmel bir ders örneği” teşkil ettiğini söylüyor. Pamuk: "Anketler bize Erdoğanın kaybedeceğini söylüyor, ama seçim sonuçlarını kabul edecek mi?"
Guardian’dan Ghaith Abdul-Ahad, Türkiye’de yaşayan üç Afgan sığınmacının Taliban’dan Avrupa’ya kaçış yolculuklarını yazdı: “Grup, bir evin kapısını çaldıkları bir köye rastlayana kadar sabaha kadar yürümüştü. Kapıyı çaldıklarında bir kadın kapıyı açtı ama onları içeri almayı reddetti. Bunun yerine onları yıkık dökük bir ahıra götürdü. Titriyorlardı ve donar vaziyetteydiler. Şahin, çocuğun ölmek üzere olduğunu anlayınca ahırın kapısını kırıp ateş yakmış. İşin sonunda gerek birçok otobüse binerek gerek de yer yer yürüyerek Türkiye'nin batı kıyısındaki İzmir'e ulaştılar. Şahin oradan Avrupa'ya ulaşabileceğini düşünüyordu. "Türk polisi beni üç kez gözaltına aldı ve tehcir kamplarına götürdü. Ancak onlara askeri kartımı gösterdiğimde bana acıyıp gitmeme izin verdiler. İşin sonunda ölüm olsa da Avrupa'ya ulaşana kadar denemeye devam edeceğim."