ANALİZLER

“Demokrasisi ve hukuku güçlü Türkiye yine ilham kaynağı olur”

11’inci Cumhurbaşkanı Abdullah Gül: "Halklarını mutlu ve zengin yapmayı başaran ülkelerin hangi yollardan geçtiği bellidir. Biz cihanşümul devletler kuran, imparatorluk geçmişi olan bir milletiz. Büyük bir özgüven içinde önce evimizin içini düzene koymalıyız. Bunun için evrensel standartlarda, temel hak ve özgürlükleri esas alan, hukukun üstünlüğüne dayalı ileri bir demokrasiyi gerçekleştirmeliyiz. Sürdürülebilir, topyekûn kalkınmanın da zemini budur."

“Deneyimler, alınan yollar, kazanılan kimi haklar, kimi karşı karşıya gelişler cumhuriyetin eskiye göre daha olgun olduğunu gösteriyor”

Cumhuriyet Bayramı, 100. yıl açısından önemli. 100 yılda ne geldi, ne gitti tabii çok konuşulacak, tartışılacak. Toplumda nereden nereye geldik, kurumsallaşmada nereden nereye geldik vb. Bu tabii 5-10 dakikada ele alınacak bir konu değil ama şunu söylemek lazım ki cumhuriyetin ilk kurulduğu zamanlar dini olanı tasfiye, etnik farklı olanı tasfiye ve gayrimüslimi tasfiye üzerine kurulu bir standartlaşma ve bireyleşme dalgasının bugün epey uzağındayız. Evet, Kürt meselesi hala varlığını sürdürüyor. Din meselesi hala gündemde. Ama deneyimler, alınan yollar, kazanılan kimi haklar, kimi karşı karşıya gelişler cumhuriyetin eskiye göre daha olgun olduğunu gösteriyor.

“Türkiye bir muhalefet krizi yaşıyor, hem de çok ağır bir şekilde”

Ali Bayramoğlu, Serbestiyet kanalında anlattı: “Akşener'in önerisi döner muhalefete bir fatura çıkarır. İttifak sistemine dayalı, ittifak sisteminden azade bir muhalefet oluşur. Zaten siyasetten de oldukça uzak bir muhalefet var. Akşener'in maalesef bu istikamette bir rol oynadığını sanıyorum. Benim kanaatim odur ki Türkiye bir muhalefet krizi yaşıyor hem de çok ağır bir şekilde. Cumhuriyet Halk Partisi'nin içinde görünüyor. Gelecek Partisi'nde görülüyor örneğin. Dolayısıyla böyle bir muhalefet krizi var ve İYİ Parti'nin kartları karış biçimi bu krizi daha ağırlaştıracaktır.

TARTIŞMA | İsrail, Filistinlilerin sattığı topraklarla mı kuruldu?

Oğuzhan Uğur’un Mevzular Açık Mikrofon programında “Filistinliler toprak satmadı diyen zır cahildir” ve “Eskiden Filistinli demek arazi satıp Beyrut’ta, Kahire’de yiyen demekti” diyen jeoloji profesörü Celal Şengör ile tarihçi İlber Ortaylı’nın sözlerini Prof. Dr. Ekrem Buğra Ekinci, siyaset bilimci Levent Baştürk ve yazar/seyyah Hasan Mert Kaya Serbestiyet’e değerlendirdi. Ekinci: “1918’de Arap ve Yahudilerin elindeki toprak nispeti % 98,5 / % 1,5 iken, 1948’te bu nispet % 94 / % 6 olmuştur ki mübalağa edilecek bir mesele olmadığı aşikardır.” Kaya: “1918-1948 arasında Yahudilerin sahip olduğu toprak oranı %6’ya yükseldi. Bu yükselişin temel dinamiği Osmanlı’dan intikal eden hazine topraklarının İngilizlerce Yahudi yerleşimcilere devredilmesidir.” Baştürk: “Yahudilerin satın aldığı toprakların % 52,6’sı Filistinli olmayan, toprakla doğrudan bağı olmayan zengin Suriyeli ve Lübnanlı fertlere aittir. Filistin kökenli mülk sahiplerinin Yahudilere satılan topraklar içindeki payı %5 ile %7 arasındadır.”
- Advertisement -

Yalım Eralp: “İşgale devam ederek barış sağlanmaz. Bu iş durulunca dünya ve İsrail halkı İsrail devletine baskı yapacak”

Yalım Eralp ile Dünya Dönüyor’da bu hafta: “İsrail, Hamas’ın askeri gücünü yok edeceğini söylüyor. Olabilir, yok edebilir. Ama barış getirir mi bu? Getirmez. İşgale devam ederek barışı sağlamak mümkün değil. Ben bu işler durulduktan sonra devletlerin çoğunun İsrail hükümeti üzerinde baskı oluşturacağını, bu baskıya İsrail halkının da katılacağını düşünüyorum.”

En Son Çıkanlar