Ali Bayramoğlu ile Bugünler’de bu hafta: "Bu saldırının zamanlaması ve gerçekleştirildiği yer dikkate alındığında, iki temel ihtimal öne çıkıyor. İlk olarak, saldırının örgüt tarafından açılım sürecine doğrudan tepki olarak veya onu engelleme girişi olarak yapılmış olabilir. Bu kuvvetli bir ihtimal. Eğer bu doğruysa, örgüt burada açık bir mesaj veriyordur: 'Silah bırakmaktan söz etmeyin, Öcalan da söz etmesin.' Bu mesaj, örgüt içindeki farklı katmanlar ve karar vericiler arasında yaşanan bir iç gerilimi yansıtır ve tetikler."
Dünyada uluslararası ilişkiler ve siyaset bilimi alanının en önemli isimlerinden kabul edilen Chicago Üniversitesi’nden Profesör John J. Mearsheimer, Serbestiyet’e konuştu: “Bugün ABD'deki sivil özgürlüklere yönelik en büyük tehdit, İsrail'in destekçilerinden geliyor. ABD’de neredeyse hiç kimse “soykırım” kelimesini kullanmıyor. Çünkü İsrail Lobisi, İsrail hakkında anaakımda “apartheid” ve “soykırım” kelimelerini kullanılmaması için büyük çaba sarf ediyor.” “Demokratların Michigan'ı kaybetme tehlikesi ciddi çünkü Biden yönetimi, Gazze'deki soykırıma suç ortaklığı yapıyor. Burada çok açık olmak istiyorum.” “Türkiye hükümeti Azerbaycan’dan İsrail’e giden petrol akışını etkileme gücüne sahip. Türkler, İsrail’e karşı daha sert bir tavır alabilecek pozisyonda ve bunu yapmalarının mantıklı olacağını düşünüyorum.”
İstanbul Barosu’nun 19-20 Ekim’de yapılacak genel kurulunda 11 başkan adayı yarışacak. Bağımsız Avukatlar Grubu’nun İstanbul Barosu Başkan Adayı Halim Yılmaz, Serbestiyet’e konuştu: “İstanbul Barosu’nu 2002’den beri aynı grup yönetiyor. ‘Baro’nun AKP’si’ diyebiliriz. ‘İktidar çürütür, mutlak iktidar daha da çürütür’ sözünü burada da görüyoruz. Önceden avukatların menfaatleri için ya da toplumsal olaylarla ilgili etkin rol almak için baro adım atıyordu. Son birkaç yıldır baro ne avukatlarla ilgili ne toplumsal olaylarla ilgili adım atıyor. Baro seçimi sadece avukatları değil müvekkilleri yani vatandaşı, bütün Türkiye’yi ilgilendirir. Baro yönetimini değiştirirsek Türkiye’deki adalet sistemini de olumlu yönde değiştiririz.”
AK Parti Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu, Bahçeli’nin DEM Partililerle tokalaşmasıyla başlayan yeni süreç hakkında Serbestiyet’in sorularını yanıtladı: “PKK Türkiye’deki silahlı varlığına son verip, ‘Türkiye’de var olan sorunların muhatabı bundan sonra demokratik siyasettir, siyasetçilerdir’ dediği zaman sorunlar çok daha rahat çözülür. Siyasete alan açılır, DEM Parti’nin de yeni anayasa sürecine katkı verebileceği bir ortam doğabilir. (Erdoğan’ın “Kobani olaylarının hukuki açıdan hesabı sorulmuştur” çıkışı) Söylenen hiçbir şey boşuna değildir.”
TBMM Başkanı Numan Kurtulmuş’un Anayasa’nın üçüncü maddesindeki “Türkiye Cumhuriyeti devleti ülkesi ve milleti ile bölünmez bütündür” cümlesine itirazıyla ivme kazanan anayasa tartışmasını Gelecek Partisi Milletvekili, Anayasa Hukukçusu ve 2007’de AK Parti’nin hazırlattığı yeni anayasayı hazırlayan komisyonun üyesi Prof. Dr. Serap Yazıcı Özbudun Serbestiyet’e değerlendirdi: “Anayasanın 3. Maddesindeki “Devletin ülkesi ve milletiyle bütün olduğu” ifadesinin seçkinci bir yaklaşımla açıklanacak bir tarafı yok. “Darbe anayasasına karşı çıkıyorsak, cumhurbaşkanlığı sistemine de karşı çıkalım”, “Türkiye’nin acilen çözmesi gereken sorun kapsamlı bir anayasa değişikliği değil”, “Eğer vesayete son vermek istiyorsak şimdi Türkiye’nin yasama organı, yürütme organı da ciddi bir bürokratik vesayet altındadır. Bunu sona erdirelim.”