Halil Berktay: "Öncelikle Aydınlanmanın, Fransız Devriminin, Bolşevik Devriminin ve Sovyetler Birliği’nin dalgaları vurdu Türkiye’ye. Onları Kemalist Devrim, Faşizmin ve Nazizmin yükselişi, İspanya İç Savaşı, Yunanistan İç Savaşı, Soğuk Savaş, millî kurtuluş mücadeleleri (Kongo, Cezayir, Angola, Mozambik) izledi. En çok da Vietnam ve Küba damgalarını vurdu 1960’lar ve 70’lere. Bunlar büyük dâvâlarıydı solun, 19. ve 20. yüzyıllar boyunca üstüste binen. Sovyetlerin çöküşü bir bakıma hepsinin tarihe karışmasını simgeledi. Nostaljiyle yaşanmaz. Ne demiş Mevlânâ: Şimdi yeni şeyler söylemek lâzım."
CHP Genel Başkanı Özgür Özel bayramda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ı arayarak bayramını kutlayacağını açıkladı: "Geçen bayram o birinci partiydi ben seçim başarısı elde etmiştim. Onun araması münasip olurdu beni aramadı. Şimdi biz birinci partiysek şimdi Sayın Cumhurbaşkanını aramak bana düşer."
Ali Bayramoğlu’yla Bugünler: “Seçim sonuçları Türk toplumuna ve siyasetine denge getirmiştir. Yani beklentiler ve umutlar itibariyle bir yükseltici etkisi olacağı gibi AK Parti üzerinde de etkileri olacaktır. Bütün sisteme; yargıcıyla, gazetecisiyle, üniversite hocasıyla bir yeniden demokrasiye dönüş işareti verebilir bu seçim. Böylece davranışlar biraz daha serbestleşebilir. Ne oldu da buradan buraya geldik? Aslında ekilen tohumlar filizlendi denebilir. Biraz hızlı oldu, çarpıcı oldu, beklenmedik şekilde oldu ama bir zamanlar AK Parti’nin iktidara gelmesi de böyle olmuştu. Demek ki bir çıtayı atladı Türkiye. O çıta kültür kilitlenmesini kırdı.”
74 yıl sonra ilk kez yerel seçimlerde CHP’nin kazandığı Balıkesir’in yeni belediye başkanı Ahmet Akın güne Zağnos Paşa Camii’nde sabah namazıyla başladı.
Etyen Mahçupyan’la Küçük Meseleler’in yeni bölümünde konu Tanrılar: “Atalar olmasaydı Tanrı’ya gitmeyebilirdi insan zihni. İnsanlar ölüyor, bir daha ortalıkta yoklar. Atalar ölünce yok mu oluyor yoksa ruhları etrafta dolaşıyorlar mı? Bize işaretler gönderiyorlar mı? En önemlisi rüya. Rüyalarımız nasıl olabiliyor? Ben uyuyorum fiziksel olarak? Demek ki benim öyle bir parçam var ki benden ayrılıyor uyurken ve başka işler yapıyorlar. Benim ruhum bunu yapıyorsa, atalarımızın ruhu da yaşıyordur. Atalarımızı kızdırmamak diye bir mevhum ortaya çıkıyor. Atalarımız gibi yaşamazsak bize kızıyorlar. İş bununla da bitmiyor, peki doğanın, hayvanların da ruhu var mı? Onların ruhu olduğunu biliyoruz. Nehirler, dağlar hepsinin ruhu var. Bir ruhlar hiyerarşisi ortaya çıkıyor. Ahlak ne kadar kendi aramızdaki demokratik ilişkiyse Tanrılardan uzaklaşıyor, ne kadar aterkilliğe yakınsa o kadar Tanrılara yaklaşıyor.”