Peki, ya fotoğraflarla dahi sistematik olarak oynanırsa? İktidar katındaki her kavga, her yeni bölünme, liderin etrafındaki her değişme ve ayrışma, görsel kayıtların da habire değiştirilmesine; gerçeğin ta kendisi gibi düşünmeye alıştığımız fotoğraflardan bazı kişilerin çıkmasına, bazılarının ise yer değiştirmesine yansırsa? Reel politikadaki tasfiye hareketlerine, arşiv ve albümlerdeki tasfiyeler eşlik ederse?
2016 yılı baharında, PKK’nin 1990-1993 arasındaki mücadele ruhu ile devletin 1993-1999 arasındaki mücadele ruhu karşı karşıya gelecek. Yıl sonu geldiğinde, savaşta tekrarın yaşandığı, anlamsız şiddetin çıkmazı derinleştirdiği bir “deneyimi” daha geride bırakmış olacağız. Bizler bir yıl daha kaybedeceğiz. Bu süre içinde “PKK gerillaları” toprak damlı evlerden, yoksul “Anadolu çocukları” naylon pencereli gecekondulardan sloganlarla uğurlanacak. Önümüzdeki barış için, arkadaki savaş dersleri çok iyi göz önüne alınmalıdır.
AB, Türkiye için bir şey yapmadı. Verileceği söylenen para Türkiye'ye değil mültecilere veriliyor. 53 yıldır Türkiye bekliyor. Hâlâ AB fasılları açma konusunda Türkiye'ye oyalıyor.
Aslında Türkiye, sadece yeni mülteci akımıyla ilgili son tutumundan ötürü değil, daha birçok konuda uzun bir süredir uluslararası arenada “günah keçisi” ilan edilmiş durumda.