Suriye ve Irak üzerinden bölgeye müdahil olmak isteyen herkes için meşru mazeret “IŞİD’le mücadele.” Yakında Çin de “durun, bir yol da ben IŞİD’le mücadele edeyim” dese kim karşı çıkabilir.
İster dışarıdan, ister içeriden olsun, tekrar “çözüm sürecine dönün” baskısı, Türkiye’nin bu direnişini kırmayı amaçlıyor. Ankara bu duruşunu bozarsa iradesini ve hareket kabiliyetini tümden kaybeder, bir daha elini kolunu kıpırdatamaz hale gelir.
Yine geldik, “Legal ya da illegal, Kürt siyaseti muhatabımız değil, muhatabımız Kürt halkı” noktasına... Bu “çözüm” anonsu aynıyla 2011-2012 boyunca da tekrar edilmiş, Ocak 2013’te ise merkezinde Öcalan’ın bulunduğu bir muhataplar cephesiyle konuşulmaya başlanmıştı.
Öncelikle AKP dindar kimlik partisi olarak kitleselleşmedi. Alper Görmüş’ün yazısında öyle bir ima olduğu için değil; yazısından bağımsız olarak tamamen önemsediğim bir noktayı vurgulamak için söylüyorum: AKP’nin gücünü laik/dindar saflaşması üzerinden devşirdiğini söyleyip sözü orada bırakırsak çok eksik –hatta yanlış- olur.