Türkiye realitesi, AKP karşıtı cephenin göstermeye çalıştığının tam tersi. Aka kara, karaya ak diyorlar. Oysa asıl demokrasi düşmanı onlar. Yeni Şafak gazetesinin “Başka Türkiye Yok” kampanyasına, 17 Ekim Cumartesi günü bunu anlatmaya çalışan bir metinler cevap verdim. Biraz fazla uzundu. Karşılıklı yazışmalarla, daha kısa bir özet üzerinde anlaştık. 20 Ekim Salı günü “Kaos tasavvuruna karşı el ele” başlığıyla çıktı. Orijinal halini, gene orijinal başlığıyla, burada sunuyorum.
Türkiye’nin Müslümanları şimdi kendilerini bu yeni ‘dünyadaki’ ilişkiler üzerinden yeniden tanımlamak durumundalar. Mesele inançları ya da dindarlıkları değil… Devletle ve ‘öteki’ ile nasıl, hangi zihniyet temelinde irtibatlandıkları ve buradan kendi otantik kimliklerini aşan sağlıklı ve kalıcı bir millilik üretip üretemeyecekleri…
Kimi yaşıtları naz ve niyaz içinde hala bebekliklerini atamadan yaşayan Suriyeli çocuklar ağır başlı ve görüp geçirmiş sivil toplum temsilcileri sanki. Sadece biraz sesleri titreyince hatırlıyoruz çocukluklarını.
Bir siyasi partinin kendisinden sonraki dönemle korkutması normaldir. Ve siyasi rakibinin sözünü çarpıtmak da ayıptır. Bir cümle çekip onun üzerinden tehdidi bu kadar geniş yorumlayacak olursak Demirtaş’ın “zannediyor musunuz Bodrum Cizre'ye çok uzak” sözleri her halde “nitelikli tehdit”e girer.