Karşınızda böyle bir rakip varken temel amacınız tabanınızı militanlaştırmaktan ziyade AKP’den oy almak olmalı. Bu ise çatışma dilinden uzaklaşmanızı gerektiriyor. Eğer böyle bir durumda AKP gerilimi devam ettirmeye kalkarsa oy kaybedeceğinden kimsenin kuşkusu olmasın. Dolayısıyla şikayet edilen ‘Erdoğan dilini’ mümkün kılan şey aslında bizzat muhalefetin tutum ve söylemi.
Sürecin bir çeşit kronolojisini yapmaya çalışacağım. Pek tafsilatlı olmasa da böyle bir kronolojinin olayların takip edilmesi adına işlevsel olduğu kanaatindeyim.
Sırf sosyal medya düzeyinde, facebook ve twitter’da seyreden daha tonla marjinal kapışma var ki, anti-AKP kesimde bir yığın küçük, haris, kifayetsiz tipin dişlerini gösterip hırlayacak, fırsat bulursa ısıracak yer aradığını; kavgasız, küfürsüz, sataşmasız yaşayamadığını düşündürüyor. Bu süper-agresif mantalite, günümüz Türkiye’sinde faşizmden izler aranacaksa asıl nerede aranması gerektiği konusunda bazı ipuçları sunmakta.
Ey imzacı aydınlar! En büyük sözünüzü, en ağır tehditlerinizi kendini savunma imkanı olmasına rağmen bir suçlu gibi vatanından kaçan işadamı için mi sakladınız?