Panayot, dik başlı, eleştirel duruşlu, etkili bir kültür adamı ve komünistti. Onu, uzun yıllar önce, Cumhuriyet gazetesinde şöyle tanımlamışım: "Gerçek bir İstanbullu. Bir İstanbul efendisi. Sözünü kimseden sakınmayan, dünya malına metelik vermeyen, başarılı bir müzisyen, yayıncı, yazar, çevirmen ve yönetici."
Kendimi bilseydimKendimi bilseydim,Kendimi yeterince bilebilseydim,Yani, kendimi sökmeyi, takmayı,Kendimden adam yapmayı,Çocuk yapmayı,Çoban yapmayı bilebilseydim,Şair falan olur muydum?Olmazdım, sanırım,İstesem de olamazdım belki de. Oldum da, iyi mi...
Muhakkak ki, Balkan Savaşları’ndaki büyük yenilgi ve toprak kaybı İttihat ve Terakki’nin (İT) Ermenilere yönelik siyasalarında belirgin bir radikalleşmenin de önünü açtı. Bu siyasalardaki...
Demirtaş siyaseten nefes almaya çalışırken üzerine sıçramasını engelleyemediği şiddet ahlaksızlığına daha da batma tehlikesi ile karşı karşıya. Propaganda ve manipülasyon ile gidilebilecek mesafenin bir sınırı var.
Bir mezarlık avlusunda, toplanmış insanlar. Hava sıcak, nemli. Takım elbiseli siyasetçiler, köylülerle hasbihal ediyor. Dualar okunuyor, kadınların amin sesleri en çok duyulan ses oluyor.