Önce sokaklarda daha önce hiç rastlamadığımız tipler belirdi. Ardından bu yüzleri maskeliler barikat kurup nüfus kağıdı sormaya kalktılar. Daha sonra, nüfus kağıdı olmayanları alıp götürmeye koyuldular. Daha da sonra, en vahim şeyi yapmaya, nüfus kağıtlarındaki din ve mezhep hanelerine bakıp insanları öldürmeye başladılar.
Bombayı önce yılbaşında eylem tehditleri yapmış İBDA-C’nin koyduğu iddia edildi. Daha sonra polis bombacı PKK’lıları yakaladı, iki kişi “Turizmi baltalamak için” saldırıyı yaptıklarını itiraf ettiler.
Son haftalarda yaşananlar; bir "eskiye dönüş" mü, yoksa yeni ve daha karmaşık bir denklemin içinde miyiz? Sorulabilecek çok fazla soru var. Ne olursa olsun; "silahın bir araç olarak kullanımını" izah etmek, giderek, daha da güçleşiyor.
Hep söylendiği üzere Türkiye’nin iki zıt geleneğinin, devlete niteliğini veren temel yarılmanın karşıt taraflarına düşen kimliksel duruşların muhtemel işbirliğiydi aranan… Sosyolojik olarak çok zor olduğu açıktı.
Bu da belki yetenekli ama pek ahlâklı ve sportmen bir tip değil doğrusu. Bir diğer ham ervah. Bir dediği bir dediğini tutmuyor. Habire kıvırtıyor, habire değiştiriyor, “ben öyle demedim”lere baş vuruyor. Ve maalesef, tenis oynamıyor, politika yapıyor. Vukuatının bedeli insan hayatlarıyla ödeniyor.