Türkiye İkinci Dünya Savaşının dışında kalmayı başardı ama şimdiki Ortadoğu Savaşının dışında kalmayı hiç tahmin etmiyorum ki başarabilsin. Olsa olsa, hangi amaçla, ne uğurda, kime karşı ve kiminle birlikte türünden ayırımlar yapılabilir. Enver Paşa tarzı maceracılıklar, “bir koy üç al” bezirgânlıkları, ya da Musul petrollerini kapıverme hırsı reddedilebilir. Dar mezhepsel (Şiilere karşı Sünniler gibi) cephelere katılmamaya; bu arada Kürtleri asla düşman almamaya özen gösterilebilir. Öte yandan, daha evrensel ve kapsayıcı bazı dâvâ ve cephelere katılmak kaçınılmaz olacaktır.
Kamuoyu HDP’lilerin bu ‘oynak’ söylemine alıştı. Nitekim bu tutarsız söylem sadece savaş hallerinde ortaya çıkmıyor. HDP’nin barış söylemi de aynı dertten muzdarip.
Cumhurbaşkanı’na nasıl oturup kalkacağını, nasıl konuşacağını, nerede susacağını dikte etmek kibirli bir davranış. Halkın oylarıyla seçilen bir cumhurbaşkanına, en azından veya hiç olmazsa nasıl konuşacağı hususunda bir dayatmada bulunulmamalı.
Artık merkez medya da Demirtaş’a dizisi yayından kalkmış star muamelesi yaparken, çocuğunu Galatasaray Lisesi’ne sokmaya çalışan veli telaşıyla CHP’yi bir koalisyona yerleştirmeye çalışıyor.
Şu anda Yunanistan’ın ödeyemediği borç taksiti olan 8 milyar dolar, onlara dayatılan ve 5 yıllık taksite tekabül eden 40 milyar dolarlık silah alımının sonucudur.