HDP sözcüleri ibreyi AKP/CHP koalisyonuna çevirmek için ellerinden geleni yapıyorlar. Çünkü eğer MHP ile olursa HDP’nin barajı geçmiş olmasının hiçbir anlamı kalmayacak.
AK Parti’yi dışlayarak çözümü HDP’nin gerçekleştireceğini dile getirmelerinin gerçekçi bir tarafı bulunmuyor. HDP belki Batasuna’dan olumlu ayrışarak çözümün taşıyıcısı olabilirdi. Ağır aksak da olsa işlemekte olan Çözüm Süreci’ne sadık kalarak elbette.
"Kürt sorunu bitmiştir" gibi milliyetçiliğe prim veren açıklamalara, tepki gösterebilirsiniz. Gerçekten de bizim de bu konularda eleştirilerimiz oldu. Ancak insaf edelim "Türkiye IŞİD'i destekliyor, Türkiye terörü destekliyor" şeklindeki ifadeler ölçüsüz, gerçeklere dayanmayan bir propogandadır.
AKP’den kurtulalımcı bakışın demokratik bir alternatif bulamadığı hallerde en olmadık yollara yönelebildiğini, kabul edilemeyecek ittifaklara girebildiğini gösteren çok öğretici bir dönemden geçtik. Bu iki tutum arasındaki fark, bize, aramızda örülen duvarın sertliğini ve niteliğini anlatıyor.
"Şeyler"le olan hastalıklı durumuzun tanısı çoktan konmuş. Obsessive Compulsive adlı vakfın yaptığı bir araştırmada, yaklaşık 1.4 milyon Amerikalının daha sonra lazım olabilir endişesiyle hiçbir eşyasını atamadığı belirtiliyor ve bu kişilerin "compulsive disorder syndrome" hastalığına yakalandığı ifade ediliyor.