Yaşanan ‘skandala’ vesile olan Bakur adlı film Türkiye topraklarındaki PKK kamplarında ve Kandil’de çekilmiş. Tanıtımında oradaki gündelik hayatı yansıtma amacını güttüğü söyleniyor. Film ekibinin epeyce uzun süre, muhtemelen aylarca dağda kaldıkları anlaşılıyor. Çözüm sürecinde olduğumuz ve Kürt meselesi bağlamında ifade özgürlüğünün de genişlemesi gerektiği düşünüldüğünde böyle bir filmin festival kapsamında gösterilmesi yadırgatıcı değil.
Üniversite ve liselerde katıldığım birçok sohbette söz dönüp dolaşıp yazma sebebine geliyor. Gençlerin en çok merak ettiği konulardan biri bir yazarı yazmaya sevkeden sebepler ve kelimelerle iştigal etmeye başlamanın tarihçesi.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın liderliğinde ve cesareti ile gelişen AK Parti'nin eski Türkiye yıkım sürecini, bekleyen süreç Başbakan Ahmet Davutoğlu'nun tabiri ile bir “restorasyon” süreci. Eski Türkiye'nin kalıpları ve tabuları yıkılırken, yeni değerlere, kurumlara ve siyaset kültürüne duyulan ihtiyaç ayyuka çıkıyor.
HDP’nin seçimlerde başarılı olması için PKK’ye ihtiyacı yok. Zira bu geleneğin mevcut iki siyasi partisi var. Güçlü sivil toplum ağına, gazeteden dergiye televizyondan radyoya çeşitli medya kuruluşlarına, cevval bir sosyal medya desteğine sahip. PKK çekilmeli ve seçimlere herhangi bir şekilde müdahalede bulunmamalı, bunu da herkesten önce HDP istemeli. PKK’nin çekilmesinin iki faydası olur: Birincisi, PKK’nin herhangi bir şekilde ve herhangi bir yerde silahla boy göstermesi bir baskı anlamına gelir ve HDP’nin alacağı oyları tartışmalı kılar. İkincisi, çekilme, PKK ile askerin karşıya gelme ve çatışma riskini ortadan kaldırır.
Diyadin’de silahlar patladı. Siyasi aktörler, kamuoyu oluşturucular, yerleşik pozisyonlarına uygun sesler veriyorlar. Artık alıştığımız gibi, taraflardan birisinin başarısının yaşamsal önemde olduğuna inananlar çoğunlukta ve sahayı onlar dolduruyorlar.