Geçtiğimiz hafta yaşanan ve Türkiye'yi yasa boğan terör saldırıları ile net bir şekilde ortaya çıkan bir şey var. Sandıkta AK Parti'yi yenemeyen bazı gruplar siyasi amaçlarını siyasi ahlaka uymayan bir şekilde gerçekleştirmek niyetinde. DHKP-C militanlarını “adalet arayan gençler” olarak tanımlayan, bu saldırıları normalleştirmeye ve meşrulaştırmaya çalışan siyasetçiler, entelektüeller, kanaat önderleri ve gazetecilerin tavırlarından başka bir anlam çıkarmak mümkün değil.
Diyarbakır Barosu 3-4 Nisan 2015 tarihlerinde “Yeni Anayasal Arayışlar” başlıklı bir konferans düzenledi. Konferansa çok sayıda anayasa hukuku uzmanı, siyaset bilimci ve siyasi aktörler katıldı. Yeni bir anayasada güçler dengesi, demokratik bir anayasaya dönük yasal dönüşümler, geçmişten bugüne kadar Türkiye’de yapılan anayasal çalışmalar ve yeni anayasanın dayanacağı temellerin tartışıldığı konferansta kapsamlı tebliğler sunuldu.
İlk anda kulağa basmakalıp gelen, epeyce yıpranmış bir terimin siyasi slogan haline gelebilmesi açıklanmaya muhtaç. Söz konusu terimin ‘yeni’ olduğu düşünüldüğünde bu tercih daha da anakronik bir tını taşıyor, çünkü kullanıcısı on üç yıldır iktidarda olan, yani Türkiye şartlarında fazlasıyla ‘eskimiş’ bir parti.
Nişantaşı Baytar Ahmet Sokağı’ndaki Hamarat Apartmanı’nın 8 numaralı dairesine kapıyı kırarak giren polisin bir divanın üzerinde elleri bağlı, sağ şakağından üç kurşunla vurulmuş olarak cesedini buldukları 60 yaşındaki adamın adı Efraim Elrom’du.
Cumhurbaşkanı Erdoğan kısa bir süre önce, çözüm sürecinde hükümetin kurulmasına sıcak baktığı “İzleme Heyeti”ne karşı olduğunu açıkladı. Erdoğan’a göre böyle bir yapı Öcalan’ın meşruiyetini artıracaktı; dolayısıyla Heyet’in teşekkülü tehlikeliydi, hatta bir felaketti.