25 Şubat 2005 tarihinde Ankara’nın Altındağ ilçesinde yaşayan Serap ve Ümit Güler çiftinin ikinci çocuğu olarak dünyaya gelen Arda’yı ilk keşfeden ilkokul öğretmeni Mahmut Bey oldu.
Arda’yı Gençlerbirliği altyapısına yönlendirmek istedi ama Arda’nın babası aynı fikirde değildi. Sonrasında ısrarlara daha fazla karşı çıkmayan Baba Güler, 9 yaşındaki Arda’nın elinden tutup Gençlerbirliği altyapısına götürdü. İlk denemede yeteneğiyle spot ışıklarını üstüne çeken Arda, kendisini hemen Gençlerbirliği kadrosuna dahil ettirdi.
Gençlerbirliği’ndeki hocası Erol Tokgözler onu ilk gördüğü anları şöyle anlatıyor:
“Arda’nın Eryaman’da okulunda bir Mahmut hocamız vardı, onun göndermesiyle futbol okulunda denedik. Bir baktık çocuk hazır, alt yaş gruplarına transferini yapıp lisansını çıkarttık. Futbolun prensiplerini çok iyi biliyor, oynadığı mevkiden dolayı diğer oyunculardan daha fazla düşünür.”.
Arda’nın oynaması gereken 2005 doğumlular grubu olmadığı için iki sene boyunca 2004 doğumlularla oynadı. Sonrasında sırasıyla u11, 12, 13 ve 14’de oynayan genç futbolcu bu yaş gruplarında kaptanlık da yaptı.
Kırmızı karaların en yetenekli oyuncusu olarak, A Takım maçlarında da top toplayıcılık yapıyordu, top toplayıcılara da iki buçukluk denirdi.
Bu zamanla onun lakabı olarak üzerine yapıştı.
Bir gün Gençlerbirliği Trabzonspor maçında top toplayıcı olarak görev yaparken Trabzonspor penaltı kullanıyordu. Gençlerbirliği kalecisi Johansson Hopf’a “sağa atla” diye seslendi ve sağa atlayan Hopf penaltıyı kurtardı.
Maçın ardından 4 farklı oyuncudan forma isteyen Arda, hiçbirinden alamamış halde evine döndü.
Sıkı bir Fenerbahçe taraftarı olan Arda’nın idolü tabii Alex’ti.
Arda ilk kez u14 milli takım seçmelerinde Fenerbahçe scout’larının dikkatini çekti ama asıl büyük hamleyi Osmanlıspor’a karşı oynadıkları maçta yaptı.
Osmanlıspor’dan başka bir oyuncu için maçta bulunan Fenerbahçe altyapı sorumlusu Serhat Pekmezci, Arda’nın gösterdiği performanstan çok etkilendi, odağını hemen ona kaydırdı ve o gün Arda’nın transferi yönünde rapor hazırladı:
“Arda Güler’in gerek yetenekleri gerekse karakteri beni çok etkiledi. Maçı kaybetmişlerdi hatta son 15 dakika ayak bileğinden ciddi bir sakatlık yaşıyorken oynamasına rağmen hiç pes etmedi. Maç sonu gözyaşı döktü. Babasının arabasına binene kadar takip ettim. Çok özel bir potansiyel barındırdığını gördüm, o dönemki sportif direktörümüz Damian Comolli’ye özel bir raporla ilettik, kaçırılmaması gerekiyordu. Çünkü biz ilgilenince diğer kulüpler de devreye girecekti. Bir hafta on gün haber alamayınca Arda’nın görüntülerinden bir DVD hazırladım ve başkanımıza ilettim. Başkan izledikten sonra temasa geçti.”
Sarı lacivertli ekip böyle bir yeteneğe sadece 200 bin lira gibi bir bonservis ücretiyle sahip olmuştu. Oysa Serhat Pekmezci, Başkan Ali Koç’a” 500 bin lirayı gözüm kapalı veririm” demişti.
Güler Ailesi Ankara’dan İstanbul’a taşındı, baba Güler ancak 6 ay sonra iş bulabildi.
14 yaşındaki genç Arda yıllardır hayalini kurduğu Fenerbahçe’deydi artık:
”Bir yanda yıllardır beraber oynadığım takım arkadaşlarımdan ve hocalarımdan ayrılmamın üzüntüsü diğer tarafta taraftarı olduğum ve hayalini kurduğum kulübe gitmenin mutluluğu…”
Elit Akademi Ligi’nde gösterdiği performanstan sonra Uluslararası Mladen Ramjlak Futbol Turnuvası’nda en değerli oyuncu seçildi.
Fenerbahçe’deki kaderini değiştiren asıl olay 21/22 sezonu başlamadan önce Vitor Pereira’nın Fenerbahçe teknik direktörlüğüne getirilmesi oldu. Pereira’nın isteği ile A takım kampına dahil edilen genç futbolcu, idolleri arasındaki İrfan Can Kahveci ve Mesut Özil’le idmana çıkma fırsatı da bulmuştu.
22/23 sezonunda Jorge Jesus yönetimindeki Fenerbahçe’de, Süper Lig’de 11 maça çıktı, 7 gol 7 asistlik performansıyla bütün takımları peşine taktı.
Transfer döneminin başlamasıyla birlikte, Barcelona’nın transferi tamamlamaya yakın olduğu haberleri olsa da, Arda’nın da dediği gibi “Eğer Real Madrid’den teklif geliyorsa, yapacak bir şey kalmıyor.”
Barça transferde 48 saat içinde devre dışı kaldı, en sonunda da Arda “Hala Madrid” dedi. Dünya basınının “Yeni Messi” diye duyurduğu Arda Güler artık Real Madrid’in oyuncusu.
Genç Arda’nın Türkiye’den sonra ikinci bir basamak kulübe ihtiyaç duymadan direkt bir dünya devine gidişi onu Türkiye’den yetişmiş futbolcular arasında özel bir dosyanın içine sokuyor.
O dosya uzun yıllar daha kapanmayacak gibi duruyor.