28 Ekim 1923 akşamı. Mustafa Kemal Paşa, kafasında Cumhuriyet’i ilan etme düşünceleriyle dalgın bir şekilde Meclis kapısına yöneldi. Patlak veren hükümet krizini Cumhuriyet ilanı ile çözecekti. Çıkışta kendisini bekleyen iki mebusu Çankaya’ya yemeğe davet etti. Kazım Özalp Paşa, İsmet Paşa ve Fethi Bey’den de gelmelerini istedi. Gazeteci Ruşen Eşref, Latife Hanım ile birlikte evde onları bekliyordu. Bu tarihi gecenin Çankaya Köşkü’nde yapılamadığını İpek Çalışlar’ın Mustafa Kemal Atatürk (Yapı Kredi Yayınları) kitabından öğreniyoruz: “Çankaya Köşkü tamirata alındığı için Gazi ile eşi (Latife Hanım) bahçedeki küçük eve taşınmışlardı.
Cumhuriyet ilanı öncesindeki tarihi toplantı sonradan yanan tek katlı küçük bir evin, yarısı salon, yarısı yemek odası olarak kullanılan girişinde yapılacaktı” (s.197). Mustafa Kemal, yemeğe çağırdıklarına, “Yarın Cumhuriyet’i ilan edeceğiz” dedi. Katılanlar hararetle desteklediklerini söylediler. Nasıl hareket edileceğini arkadaşlarına aktardı, herkes evine dönerken İsmet Paşa kaldı.
Onunla Anayasa değişikliği için sabaha kadar çalışıp gerekli ön hazırlığı yaptılar. Ağır bir soğuk algınlığına yakalanan Mustafa Kemal Paşa’nın dişleri de apse yapmış, ağrıyordu. Öğleden sonra büyük bir gayretle giyindi İstiklal Madalyası’nı taktı, Meclis’e geldi. Meclis’in yarısından fazlası tatildeydi. Latife Hanım da bu tarihi toplantıyı kız kardeşleriyle birlikte Meclis’te izlemeye gelmişti.
Değişiklik için kanun tasarılarının hazırlanması, akşamı buldu. Anayasa değişikliğinin birinci maddesi, “Türkiye devletinin şekl-i hükümeti Cumhuriyet’tir” şeklindeydi. İkinci madde, “Türkiye devletinin din-i İslam’dır, resmi dil Türkçedir” oldu. Cumhuriyet, 20.30’da top ateşleri eşliğinde ilan edildi. Hemen sonra Cumhurbaşkanı seçimine geçildi. Mustafa Kemal o an Meclis’te hazır bulunan 158 mebusun oyu ile Cumhurbaşkanı seçildi.
Çok kısa bir teşekkür konuşması yaptı. Sorun dişleriydi. Hepsi iltihaplanmıştı. 30 Ekim akşamı Çankaya’da eşlerin de katıldığı büyük bir yemek verildi. Tabii Cumhuriyet’in aniden ilan edilmesinden hoşlanmayanlar, eleştirenler oldu. Özellikle İstanbul basını ve bazı önde gelen yazarlar memnun olmadıklarını ifade eden yazılar yazdılar. Birlikte mücadeleye başladığı ve sonradan yollarının ayrıldığı Kazım Karabekir, Rauf Orbay, Refet Bele, Ali Fuat Cebesoy, Cumhuriyet’in ilanını top ateşinden öğrenmişlerdi.