BM Libya özel temsilcisi Stephanie Williams’ın gözetiminde 9 Kasım’da Tunus’ta başlayan Libya Diyalog Forumu iki taraf arasında nihai bir uzlaşma sağlanamadan bitti.
BM Libya özel temsilcisi Stephanie Williams, yedi gün süren forumun sonunda yaptığı açıklamada, Libya’daki mevcut durumu kimsenin istemediğini, 24 Aralık 2021’de Cumhurbaşkanlığı ve Parlamento seçimleri yapılması konusunda anlaşmaya varıldığını, forumda alınan kararlardan çok memnun olduğunu ve bu toplantıya katılan delegelerin bir hafta sonra video konferans aracılığıyla tekrar görüşeceklerini söyledi.
Toplantıya her iki taraftan BM’nin belirlediği 75 delege katıldı. Delegeler, Libya’da seçim yapılması, seçim tarihi ve ülkeyi seçime götürecek yeni bir hükümet kurulması konusunda anlaştı ama tartışmalı konular olan yeni başkanlık konseyi ve ülkeyi seçime götürecek yeni hükümette iki taraftan kimlerin görev alacağı konularında anlaşma sağlanamadı.
Görüşmelerde, önümüzdeki yıl Aralık ayına kadar ülkeyi yönetecek yeni başkanlık konseyinin üç üyesi ile Başbakanın kim olacağı konusunun yapılacak video konferansta konuşulmasına karar verilmişti. 23 Kasım’da BM gözetiminde bir video konferans düzenlendi ama bu toplantı da herhangi bir ilerleme sağlanamadan bitti. Taraflar arasında yeni bir toplantı düzenlenmesi için çalışmalar devam ediyor.
Yedi günde sadece seçim yapılması, seçim tarihi, yeni bir başkanlık konseyi ve yeni bir hükümet kurulması üzerinde anlaşan iki tarafın yeniden görüşmelere başlasalar bile, yeni başkanlık konseyi üyeleri ve yeni hükümet üyeleri konusunda bir anlaşmaya varmaları çok olası görünmüyor.
Geçmiş tecrübelere baktığımızda, Libya’da tarafların üzerinde anlaştığı konuların hayata geçirilmesi, anlaşmanın kendisinden çok daha zor görünüyor.
Libya’da Türkiye’nin desteklediği UMH hükümeti, seçimle iş başına gelen bir hükümet değil. Daha önce varılan bir anlaşma ile ülkeyi seçime götürmek için kurulmuş bir hükumet.
Ülkede 2014’te sonuçsuz kalan bir seçim yapılmış ve 2O15 yılında halen görevde bulunan UMH, ülkeyi iki yıl içinde seçime götürmek üzere seçilmişti. Ama aradan beş yıl geçtiği halde ne Libya seçime götürüldü ne de geçici hükümet olarak kurulan UMH istifa etti.
Kendisi de seçimde aday olup seçilen, şu anda Türkiye’nin desteklediği UMH’nin İçişleri Bakanı olan ve Türkiye’nin Libya’daki adamı olarak bilinen Fethi Başağa, seçim sonuçlarını kabul etmediğini söyleyip Misrata’da emri altındaki milisler ile başkent Trablus’a yürümüş, başkenti ele geçirmiş ve bunun üzerine yeni seçilen Meclis üyeleri ülkenin doğusundaki Tobruk’a kaçmak zorunda kalmıştı.
Trablus’tan kaçan yeni seçilmiş Meclis üyeleri Tobruk’ta yeni Meclisi açmış ve böylece Libya’da iki ayrı yönetim ortaya çıkmıştı.
General Halife Hafter, Kaddafi’yi deviren güçlerin komutanıydı. Misrata ve Trablus’u ellerinde bulunduran ve Trablus’ta yönetici konumunda bulunan milislerin komutanları ile fikir ayrılığı yaşayınca, 2014’te iki kez Trablus’ta yönetimi ele geçirmeye çalıştı, başarısız olunca Bingazi’ye geçip Tobruk’ta açılan Meclis üyeleri ile anlaştı ve Meclis tarafından Libya Ulusal Ordusunun komutanı ilan edildi.
Tobruk’ta bulunan Meclis ile Trablus’u elinde bulunduran güçler ve daha önce hükümette bulunan taraflar arasında BM gözetiminde yapılan görüşmeler, 17 Aralık 2015’te Skhirat adıyla bilinen bir anlaşma ile sonuçlandı.
Bu anlaşmaya göre iki yıl sonra yapılacak seçimlere kadar Libya’yı yönetecek dokuz kişilik bir Başkanlık Konseyi ve 17 üyeli geçici Ulusal Mutabakat Hükümeti (UMH) kuruldu. Hükümet iki yıl sonra yapılacak seçimlere kadar görev yapacaktı. Tobruk’ta bulunan Meclis de bu anlaşmayı kabul etmişti.
Fakat iki taraf anlaşamadı ve ülkede yeniden iç savaş yaşandı. Halife Hafter güçlerinin Trablus’a ilerlediği sırada Türkiye’nin müdahalesiyle Hafter geri çekildi ve yeniden diyalog sürecine dönüldü.
Tunus’ta yapılan görüşmelerde iki taraf, önümüzdeki yıl Aralık ayına kadar görev yapacak ortak bir hükümet kurulması ve iki taraftan seçilecek üyelerle yeni bir başkanlık konseyi kurulması konusunda anlaştı. Fakat bu anlaşmanın hayata geçirilmesi çok kolay görünmüyor, çünkü bu sadece Libya’yı değil, başta Türkiye, Fransa ve Körfez ülkeleri olmak üzere Libya’da tarafları destekleyen ülkelerin Libya’daki konumlarını da ilgilendiriyor.
Sadece Libyalıların kendi aralarında anlaşmaları yetmiyor, Libya’da taraf olan ülkelerin de varılacak anlaşmaları kabul etmeleri gerekiyor ve bu da nihai bir anlaşmaya varılmasını zorlaştıran konuların başında geliyor.
Tobruk Meclisi ve Halife Hafter’in anlaşmak için öne sürdüğü ilk şartlardan birisi, Türkiye’nin Libya’dan çekilmesi. Bu şart kabul edilmediği takdirde bir anlaşmanın olması imkânsız görünüyor.
UMH de kendi arasında ikiye bölünmüş durumda.
UMH’nin içindeki, başını İçişleri Bakanı Fethi Başağa’nın çektiği bir grup, Tobruk Meclisi ile görüşmelere pek sıcak bakmıyor ve yapılan görüşmelerde yapıcı davranmıyor. Bu grup, Fethi Başağa’nın yeni kurulacak hükümette ya da yeni bir hükümet kurulmazsa, mevcut UMH hükümetinde Başbakan olmasını istiyor.
Diğer grup ise Tobruk Meclisi ile mutlaka bir anlaşma yapılarak Libya’da savaş tehlikesinin ortadan kaldırılmasını ve yeni bir hükümet kurulmasını istiyor. Başağa’nın başbakan olması karşı tarafla anlaşmayı zorlaştıracağından, Başağa’nın başbakanlığına karşı çıkıyor.