AK Parti iktidarı dönemini bir sekülerleşme dönemi olarak değerlendiren toplum bilimcilerin sayısı artıyor. “Dindar” gençlik içinde yayılan “Deizm” bu tartışmanın boyutlarından biri… Muhafazakar çevrelerde “din-siyaset” ilişkisi yeni baştan sorgulanıyor. Bu, “mağduriyet” halinin sona ermesiyle de ilişkili bir süreç. Mağduriyetin yerini yer yer mağrurluğa, kibire bırakması, dindar çevrelerde sorgulamalara yol açıyor. Geçmişte milliyetçiliği sert bir dille eleştiren iktidar, şimdi “yerli ve milli” bir rüzgarda dalgalanıyor.
AK Parti’nin MHP ile ittifak içinde oluşturduğu içe kapanmacı milliyetçilik, muhafazakar çevrelerdeki yeni ruh haline karşılık geliyor. Geçmişte AK Parti’nin, reformcu atılımlar döneminde, MHP en sert muhalefet yapanların başındaydı. AB’ye uyum yasaları çıkarılırken, en “engelleyici” yaklaşımlar MHP’den geliyordu. Dönem değişti. “Reform” ve “açılım” dönemi çeşitli etkenlerin sonucunda sönümlendi.
Statükocu, sert-milliyetçi dil popülerleşti. MHP ile ittifak, bu zeminde gelişti. Bu süreçte bazı demokratik kazanımlar yitirildi, uluslararası ilişkiler büyük ölçüde sorunlu hale geldi ve bunun yanı sıra TL de değer kaybetti. Diğer yandan, AK Parti iktidarında gerçekleşen reformlarla olumlu bir iklim oluştu. Muhafazakarlar içinde çoğulculuğa yatkın, demokrasiye eğilimli bir birikim ortaya çıktı.
Reformların kazancı
MHP seçmeni de bu “reformcu dönem”den etkilendi. Tabandaki milliyetçi-mukaddesatçı çoğunluk içinde, milliyetçi-seküler ve daha dışa açık bir akım belirgin hale geldi. “Yeni Ülkücüler” diyebileceğimiz çevreler MHP’yi zorlamaya başladı. Atatürk’e, Atatürkçülüğe ve sekülerizme ilgi arttı. İYİ Parti bu zeminde gelişti. Kısa süre içinde ülkücülük sınırlarını aşan bir hedefe yöneldiler.