Manşet

Sonuç olarak “domino teorisi” korkusu, ABD ve adamlarını harekete geçirdi. Türkiye kamp değiştirmedi ama militarist bir yönetim kuruldu. Darbenin ardından siyasi partiler kapatıldı. Gazeteler susturuldu. Sivil hayat postallarla ezildi. Onlarca insan idam edildi.

İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, söylemediği sözleri söylemiş gibi yansıttıklarını iddia ettiği gazetecilere şu sözlerle yüklendi: “Esas sizi açığa almak lazım, açık söyleyeyim. Bu cümlelerden onu nasıl çıkartıyorsunuz hala anlayabilmiş değilim. Bir kaymakamlık eğitimi veriyoruz ama bir de gazetecilik eğitimi vermemiz gerekecek herhalde, beni bağışlayın.”

Belarus'a yaptırım uygulamaya hazırlanan Avrupa Birliği'nde “Türkiye” anlaşmazlığı çıktı. Yunanistan ve Kıbrıs, aynı yaptırımın Türkiye'ye uygulanmaması durumunda Belarus'a yaptırıma yeşil ışık yakmayacak.

Serbestiyet yazarı Metin Karabaşoğlu’nun, Batı’ya bakınca sadece ‘kötülük’ gören gözler için kaleme aldığı yazısının üzerinden dört gün geçti. Şimdi, Almanların, sokağa çıkıp yöneticilerini sığınmacıların ülkeye getirilmesi için zorladığı şu günlerde o yazıyı bir daha hatırlamak lazım.

Gazeteci-yazar Ahmet Altan'ın gözaltına alınıp, cezaevine konulmasının üzerinden 4 yıl geçti. Altan, 4 yıldır cezaevinde. Cezaevinde yattığı sürenin yargılandığı davada verilen cezayı büyük oranda karşıladığı için tahliye edilen ancak 8 gün sonra yeniden tutuklanan Altan, yasalaşan infaz paketine, pandemi nedeniyle cezaevlerinin boşaltılmasına rağmen özgürlüğüne kavuşamadı. Gökçer Tahincioğlu'nun süreci değerlendiren T24'teki yazısını okurlarımızın dikkatine sunuyoruz.