Hem imparatorluk, hem milletleşme dinamiklerinin iç içe geçtiği dünyada eşi benzeri olmayan bir modernleşme sürecinin belgesi. Yalnızca Yetimhane değil, Heybeli Ruhban (Teoloji) Okulu, Ticaret Enstitüsü… Bu tür yapıların ve kurumların dünyada eşleri benzerleri yok. Bu açıdan bakıldığında modern kamu kavramı ve onunla ilgili politik eylemsellikleri tartışmak için Büyükada Rum Yetimhanesi’nin korunması ve yeniden işlevlendirilmesi karşımıza çıkan eşsiz bir fırsat.
1980’lerde İsrail’in Lübnan’ı işgal etmesi Feyruz’u derinden
sarstı; bu dönemde vatan sevgisiyle dolu eserler besteleyerek işgale karşı
halkının sesini dünyaya duyurmaya çalıştı. 1984’te oğlu Ziyad Rahbani’nin
düzenlemesiyle seslendirdiği “Li Beirut” (Beyrut İçin), harap olmuş başkente
adanmış unutulmaz bir ağıt oldu. Bu şarkıyla Feyruz, Beyrut’un acısını kendi
sesiyle sembolleştirdi ve o dönemde Lübnanlılar için bir umut ve direnç
simgesine dönüştü.
Netanyahu, zannedildiği gibi bir pragmatist sağcı politikacı değil. Partisi Likud, yakın dünya tarihinde terör kavramının kullanıldığı ilk büyük saldırı olan 1946’da Kudüs’te King David Oteli’nde 91 kişinin öldüğü saldırıyı yapan terör örgütü Irgun’dan geliyor. Babası Benzion Netanyahu, bütün bu örgütlerin ideoloğu olan Ze’ev Jabotinsky’nin özel sekreteriydi. Jabotinsky, revizyonist Siyonizm denilen radikal siyonizmin kurucusuydu. Ve bu uğurda yolu bir kaç kez İstanbul’dan geçmişti…
Önceki yazımın başlığına yerleşen “Kameranın tetiği” benzetmesi, yıllardır çok daha beterini, “tetikçilik”i de maalesef gazetecilik, habercilik deyimleri arasına ekledi. Türkiye’de de en pespaye, hep güncel örnekleriyle gündelik deyimlerden… Medyada da pek sevilen deyişiyle o “düğme”ye -çoktan- basıldı” zira. Onun bile mânâsı iki kutbun haberlerinde övgüden yergiye değişiyor.
DEM Parti Eş Genel Başkanı Tuncer Bakırhan: “Muhalif medyanın durduğu yer bu olmamalıydı. İktidar medyasını anlatmaya gerek yok; onlar zaten sanki dünyada ilk defa böyle bir süreç tartışılıyormuş gibi savaş seviciliği yapıyorlar”, “3 gün içeride kalsa itirafçı olacak, salya sümük ağlayacak, 'Beni kurtarın' diyecek olanlar; 33 yıl yatan insanlar neden bırakılıyor diyor”, “Kurucu unsur, bütün halklar ve inançlardı. Ne olduysa 100 yıl önceki kurucu anlayış yerine tekçi bir anlayış benimsendi ve sorunlar ortaya çıktı. Şimdi bu kurucu hafızayı hatırlamak gerekiyor.”