İstemiyordum ki, kızarlarsa kızsınlar. Bir akşam da yemek yemem oluverir. Karyolamın altında ninemin verdiği gofretlerden üçü duruyor daha. Büyüdüm artık, koca adam oldum ben. Tutturmuşlar Ayten Teyzenin torunu Sabiha ile oynayacakmışım. Niye oynayayım ki onunla. Burnundaki sümükleri bile tutamıyor, gördükçe midem bulanıyor. O gelince geceleri gizlice gofretlerimi bile yiyemiyorum. Mideme bir ağrı oturuyor. Annem çok çikolata yemekten oluyor dedi bu iştahsızlık. Sabiha ile iyi anlaşmayı öğrenmem gerekiyormuş. Yakında temelli geleceklermiş bize. Dedeme Ayten Teyze bakacakmış. Annem kimsenin pisliğini temizleyemem şu saatten sonra diye bağırdı babama. Babam da çözümü köyden bunları getirtmekte buldu. Karın tokluğuna çalışacakmış, bir çatısı olurmuş ne güzel. Yalnız, Sabiha da okuyacakmış öyle şart koşmuş.
Onlara bahçe katındaki odayı verdi annem. Zaten Sabiha maydanoz sapı gibi, her yere sığarlar dedi. Oysa Ayten Teyze öyle değil. Kolları bir büyük bir büyük. Zamanında ağır işlerde çalışmış. Kollarını oynata oynata böyle olmuş. Memeleri de yerde sürünecek sanki. Memeleri ne kadar büyükse gözleri o kadar küçük. Annem bakma sen onun öyle gözlerinin zeytin çekirdeği kadar oluşuna, arkada da gözü var dedi. Sabiha’ya iyi davranmazsam hepimizi dövermiş. Ataları da pehlivanmış zaten. Hiç korkmadım. Buncağız korktuysam ne olayım. Sırf dedeme bakmamak için yapıyor bunları.
Kimseyi istemiyor dedem. Daha geçen aya kadar geceleri bilerek bağırıyordu dedem. Ne bir uyku uyuyabildik. Ne susturabildik. Komşular gece vakti eve gelir oldu. Ben hiç karışmadım, bana ne. Onlarla uğraşacak yaşta mıyım ki. Değilim. Benim işim gücüm başımdan aşkın. Öğretmenin verdiği ödevlerden başımı mı kaldırıyorum sanki. Annem bu dönem karnemde zayıf olursa yazlık mazlık yok kafana bunu sok dedi.
Her hatırlattığında ağzıma bir şeyler geliyor da susuyorum. Sanki kendisi okumuş. Ninem anlattı, kaçmış babama sanki zoru neymiş. Çok da zengin bir aileden annem. İstese Avrupalara bile gidermiş. Fakat âşık olmuş babama. Yataklara düşmüş. Babam başkasıyla nişanlıymış o dönem. Çok yakışıklıymış. Subaymış. Sonra ayrılmış babam nişanlısından. Annemle yatmış dedi ninem. Ondan olmuş her şey.
Ben ölsem Sabiha ile aynı yatakta yatmam. Allah korusun. Yatsam yatsam İnci ile yatarım. Başka hiçbir kızla yatmam. Bu yaz yine onunla denize gireceğiz. Çok güzel İnci. Annemden bile güzel. Öyle güzel gözleri var ki denizin renginde. Onun babasıyla benim babam çok yakın dostlar. Yedikleri içtikleri ayrı gitmez. Aynı yerde aldık yazlığı. Urla taraflarında. İleride buralar çok değerlenecek dedi Ilgar ağbi. Ilgar ağbi İnci’nin babası. O da Subaymış. Öyle yakışıklılarmış ki gençken. Sen babana çekmişsin dedi Ilgar ağbi. Bakışlarımdan belliymiş çok can yakacağım. Ben kimsenin canını yakmam. Belki Sabiha’nın. Öyle çirkin bir kız ki sinirlendiriyor beni. Saçları kıvır kıvır. İnsan bahçedeki salatalıkları geçirir içinden. Tarasa bari düzelir biraz.
İnci her akşam saçlarını tarıyor. Dişlerini fırçalıyor. Gecelikleri takım. Puantiyeli. Ayak uçlarında kurdelesi var. Saçlarını örünce de takıyor geceleri aynı renk kurdele. Çok da güzel kokuyor. Deniz gibi. Annem seni evlendireceğim diyor İnci ile. Ama okumaz çalışmazsam anca Sabiha ile evlenebilirmişim. Allah korusun. Okuyup büyük adam olacağım ben. Sabiha’yı hizmetçi olarak bile almam evime. Gitsin kendi dengini bulsun. Annem herkesin bir dengi var bu hayatta dedi. Benim de dengim belli. Sınıfta bile konuşmuyorum Sabiha ile. Gözümün içine bakıyor bön bön. Geçen İhsan siz aynı evde yaşıyormuşsunuz dedi bir sinirlendim bir sinirlendim. Gidecekler dedim, dedemin bokunu temizliyorlar dedim. Herkesçikler duydu sesimi. Sabiha ağlayarak çıktı sınıftan. Oh olsun. Sen gözümün içine öyle bakarsan. Ben de böyle yaparım. Gözleri de arı bokuna benziyor. Ninem söylerken duydum. Ne çelimsiz bu kız dedi. Hiç mi yemek yemiyor dedi. Benim gofretlerimden verdi. Kıyameti kopardım. Hakkımı yedirtmem dedim. Babam kimseye hakkını yedirtme. Hakkın yeniyorsa sesini yükselt dedi. Zır zır zırladım. Kapıları tekmeledim. Kendimi parçaladım. Ayten Teyze getirdi verdi gofreti. Sustum. Kolay mı öyle hakkımı yemek. İzin verir miyim hiç.
Neyse ki şimdilik sesimi çıkarmıyorum. Ayten Teyze geldiğinden beri dedem susuyor. Herkes efsunlu kadın diyor onun için. Gözü çok kuvvetliymiş. O minnacık gözlerin neresi kuvvetli hiç anlamıyorum. Memeleri daha kuvvetlidir. Zaten geçen gece kapı aralığından izledim, gözleri nasıl kuvvetli diye. Dedem memelerini elliyordu Ayten Teyzenin. Ben demiştim memeleri daha büyük diye. Onları izlediğimi Sabiha gördü. Pis pis baktı bana arı boku. Gittim bir gofret verdim sussun diye. Aldığı gibi odasına kaçtı. Aç.
Annem bir insan açsa ona her şeyi yaptırırsın diyor. Aç birini alacaksın kapına hem sevaba girersin hem de işini yaptırırsın. Ben de sevaba girmiştim. İnci’ye de gofret veriyorum ama sevabına değil, seviyorum onu. Hem o çikolatayı alınca önce teşekkür eder. Açmaz bile. Görgüsüz değil hiç.
Ah şu yaz bir gelse. Yaz gelmeden bu ödevleri bir haline sokmak gerek. Aklımda bir fikir var aslında. Şu arı bokunun dersleri hep pek iyi. Zekasında bir ilerilik var demiş öğretmen. Annem onun her yeri ileri olsa ne olur dedi. Babam çok pis baktı anneme. Babam ne zaman anneme böyle kötü baksa kavga çıkar. Vurur kapıyı gider. Annem sabahlara kadar ağlar. Ama bu sefer haklı annem. Anca o zekayla ödevlerimi yapar işte. Ödev başına bir gofret veririm. Hemen kabul eder. Çirkin.
İnci’nin dersleri de pek iyi değil ama olsun. Çok güzel. Onun da annesi çok kızıyor ona. Ama onun umurunda değil, evlenecekmiş büyüyünce. Kendi evi olsun istiyormuş. Ben de kendi evim olsun istiyorum. İnci ile bir yuvamız olsun. Ben babam gibi bağırmam da hiç. Değişik kokular da sürmem. Annem kokusu yüzünden kıyameti kopardı geçen yıl. İnci hangi kokuyu severse onu sürerim. O da seviyor bence beni. Ama belli etmek istemiyor. Sabiha olsa hemen belli ederdi. Sarılırdı bile gizli gizli. İstesem şimdi bile bir gofret veririm, sarılır. Geçen İhsan’a söyledim, bir gofret ver de bana da sarılsın dedi. Gittim söyledim, yüzüme tükürdü arı boku. Rezil etti beni. Tam peşinden koşup saçlarından tutacaktım ki öğretmenle göz göze geldim. Akşam evde nasıl olsa yakalarım dedim. Yemekten sonra gizlice yanına gittim. Ayten Teyze memesini bile gösteriyor, biz sana bir sarıl dedik dedim.
Ayten Teyze’nin sadece gözü değil kulakları da her yerdeymiş. Duymuş dediklerimi. Yüzüme öyle bir tokat yapıştırdı ki. O koca elleriyle. Bir an kulağım sağır oldu sandım. Evi ayağa kaldırdım. Babamla annem koşa koşa geldi. Beni yerde görünce kıyameti kopardı annem. Saçından tuttu Sabiha’nın. Tam tokadı yapıştıracaktı ki babam elinden tuttu. Sabiha sarıldı babama. Babam da ona sarıldı. Ayten Teyze pis pis konuştuğumu, Sabiha’ya memelerini açmasını söylediğimi anlattı. Babama cevap vermeme kalmadan bir tokat da o yapıştırdı.
Sabiha okulda başka kızlara da yaptığımı söyledi. Şimdiye kadar çıtı çıkmayan kız bülbül gibi şakıdı. Annem ağzı açıkta öylece baktı. Onca söylediği yalan yetmiyormuş gibi İnci diye bir kız varmış o sürekli gösteriyormuş, sen de göster diye tutturdu dedi. Neye uğradığımı şaşırdım. Ayten Teyze vallahi ben de duydum dedi. Babam sana bu yıl yazlık mazlık yok dedi. Annemin kucağında deli gibi ağlıyordum. Babam özür dileyeceksin dedi Sabiha’dan. Anneme bağırdığı gibi yüksek sesle söylemişti bunu. Tam özür dileyecektim ki Sabiha gerek yok dedi. Sadece gidip başkalarına da böyle davranması sizin adınıza çok üzücü olur. İnci gidip ailesine anlatsa çok utanırsınız. Yoksa ispiyoncu değilim dedi. Ben ne diyeceğimi şaşırmıştım. Bir arı vızıldaması gibiydi sesi. Babam sen hiç merak etme kızım dedi. Onlar yazlığı sattılar. Sabiha o sapsarı dişiyle gülümsedi babama. Ayten Teyze koca memelerini ve Sabiha’yı alıp odasına çekildi.