Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIBir davanın portresi: Kyle Rittenhouse

Bir davanın portresi: Kyle Rittenhouse

Black Lives Matter gösterisine katılan iki beyaz göstericiyi vurarak öldüren 17 yaşındaki Kyle Rittenhouse dün (19 Kasım) yargılandığı mahkemede beraat etti. Jüriye göre sanık silahını meşru müdafaa için ateşlemişti. ABD’de meşru müdafaa kriterleri hayli muğlak. O nedenle Rittenhouse yargılamasının sonucunda verilen kararın hukuka uygunluğunu Türkiye’den bakarak değerlendirmek doğru olmaz. Fakat yorum yapabiliriz: ABD’deki kutuplaşma yargıyı da ele geçirmiş durumda.

19 Kasım Cuma gecesi Türkiye Resmi Gazete’ye ulaşmaya çalışırken, ABD halkı Wisconsin eyaletinin Kenosha kentindeki bir mahkemenin kararını öğrenmek için ekran başındaydı. Mahkeme salonunda 18 yaşındaki şüpheli Kyle Rittenhouse ve ailesi jüri üyelerinin vereceği kararı endişeyle bekliyordu. Mahkemeyi idare eden Kenosha Bölge Mahkemesi Yargıcı Bruce Schroeder’in isteği üzerine kararını açıklayan jüri, Kyle Rittenhouse’ın iddia edilen hiçbir suçun faili olmadığını, şüpheliyi bütün suçlamalardan akladıklarını bildirdi.

Kyle Rittenhouse, AR-15 tüfeğiyle Black Lives Matter (Siyahların Hayatı Değerlidir) göstericisi iki kişiyi öldürmekten, bir kişiyi yaralamaktan, iki kişinin hayatını riske atmaktan ve 18 yaş altında olmasına rağmen tehlikeli bir silaha sahip olmak suçlarından şüpheli sıfatıyla yargılanıyordu. Rittenhouse’ın aklanma kararı jüri tarafından açıklanınca hem o hem ailesi derin bir nefes aldı, mutluluktan ve stresten hepsi birden ağlamaya başladı. Ağlayanlar sadece Rittenhouse ailesi değildi, gösteride öldürülen iki kişinin ailesi de gözyaşlarına boğuldu. Onların gözyaşlarının sebebi mutluluk değil, jürinin kararına duydukları öfkeydi.

Mahkeme salonunda yaşanan farkı duygular bütün ABD’yi de tesir altına almıştı. ABD halkı her konuda olduğu gibi bu konuda da çok keskin bir şekilde ikiye bölündü. Demokratlar ve Black Lives Matter hareketine sıcak bakanlar, Rittenhouse’ın iki kişiyi bilerek öldürdüğüne, Cumhuriyetçiler ve BLM hareketine eleştirel yaklaşanlar ise Rittenhouse’ın meşru müdafaa hakkını kullandığına, hayatta kalmak için ateş açtığına inanıyordu. Yani Cumhuriyetçilerin sevinçle karşıladığı karar Demokratlar için bir hukuk faciasıydı.

Meşru müdafaa mı, provokasyon mu?

23 Ağustos 2020 tarihinde, Wisconsin, Kenosha’da 29 yaşındaki siyah Jacob Blake içinde bulunduğu arabada, hakkındaki tutuklama kararını uygulamak isteyen beyaz bir polis tarafından yedi kez ateş edilerek ağır şekilde yaralandı. Polis, Blake’in bıçakla kendisine saldıracağını düşündüğünü belirtmişti. George Floyd’un katledilmesinden kısa bir süre sonra yaşanan bu olay Kenosha’da ciddi bir tepkiyle karşılandı ve 100 bin nüfuslu kent uzun süren gösterilere sahne oldu.

Blake’in yakın arkadaşlarının da aktif olduğu Black Lives Matter gösterilerinde, bazı göstericiler arabaları yaktı, özel mülklere zarar verdi ve güvenlik güçleri çoğu zaman barışçıl olmayan gösteri yapan protestocuları kontrol altına almak konusunda yetersiz kaldı. Bu nedenle, özel mülkleri ve dükkânları korumak amacıyla göstericilere karşı sivil örgütlenme çağrıları yapıldı, yerel halk sosyal medya aracılığıyla silahlı bir şekilde örgütlenmeye, göstericilerin bulunduğu yerlere gidip belirli dükkânlarda nöbet tutmaya başladı. Şiddet yoluna başvuran bazı Black Lives Matter göstericileri ve ırkçı fikirler taşıyan bazı silahlı sivillerin çatışma endişesi birçok kişi tarafından dile getirildi. ABD’nin ilgisi tamamen Kenosha’da yaşanan gerginlikteydi.

25 Ağustos günü, 17 yaşındaki Kyle Rittenhouse da arkadaşlarıyla gösterilerin ilk günlerinde 1.5 milyon dolarlık zarar gören bir araba pazarlama şirketini yağmalanmaktan korumak amacıyla, Illinois eyaletinin Antitoch kentinden yola çıkıp, gösterilerin yoğun yaşandığı Kenosha’ya geldi. Elindeki AR-15 tüfeğiyle dükkânın önünde nöbet tutmaya başladı. Göstericilerle, Rittenhouse karşı karşıya gelince de korkunç bir facia yaşandı.

Rittenhouse, o gece birine toplam 4 kez ateş etmek suretiyle iki göstericiyi öldürdü, bir göstericiyi yaraladı.

Kenosha Savcısı Thomas Binger, Rittenhouse’ın AR-15 tüfeğini göstericileri hedef alarak kalabalığa doğrulttuğunu ve böylece göstericilerin paniklemesine neden olduğunu iddia etti. Savcılık makamına göre, Rittenhouse göstericileri kışkırtmış, aktif bir saldırgan olduğunu düşünmelerine neden olmuş, böylece kendilerini korumak isteyen göstericilerin Rittenhouse’ın üzerine yürüyüp silahını elinden almaya çalışmalarına neden olmuştu. Binger’a göre Rittenhouse, kendisine yaklaşan göstericileri meşru müdafaa amacıyla değil, öncesinde kendi yarattığı bir provokasyonun sonucunda katletmişti.

Rittenhouse’ın avukatlarına göreyse, müvekkilleri dükkânı korumaya çalışırken iki gösterici üzerine yürümüş, kendisini öldüreceklerini bağırarak dile getirmiş ve öldürülen göstericilerden biri Rittenhouse’a yaklaşırken elini cebinde taşıdığı silahına götürmüştü. Avukatlar, öldürülen göstericilerin Rittenhouse’ın üzerine yürüdüğü görüntüleri ve öldürülen göstericilerden birinin elini silahına götürdüğüne dair tanık ifadesini mahkemeye delil olarak sundu.

Yargılamanın sonunda, yargıç Schroeder, Wisconsin yasalarına göre belirli bir kalibre uzunluğuna sahip silahların 18 yaş altı için yasak olması kuralı ve Rittenhouse’ın taşıdığı AR-15 silahının uzunluğunun mahkemede tartışma konusu olmaması karşısında 18 yaş altında silah sahibi olmama suçlamasını düşürdü. Jüri de geriye kalan birinci dereceden cinayet suçlamaları dahil suçlamalar karşısında Rittenhouse’ı suçsuz buldu ve akladı.

Hukukun mu, beyazların mı üstünlüğü?

Rittenhouse’ın en başından beri iki beyaz BLM göstericisini öldürdüğü için meşru müdafaa hakkını kullanan masum biri olarak algılanmasının önüne geçildiği ve sadece beyaz olduğu için medya ve Demokratlar tarafından yargılama süreci başlamadan suçlu ilan edildiğini düşünen Cumhuriyetçiler jüri kararını büyük bir sevinçle karşıladı.

Rittenhouse’ın siyasete girmesini arzulayan, kendisine yargılama boyunca aktif destek veren hayran kitlesi, şimdiden onun 2022 ara seçimlerinde aday olması gerektiğini sosyal medyada dile getirmeye başladı. Fox News, aklanan Rittenhouse’ı canlı yayında konuk olarak ağırlayacağını açıkladı.

Demokratlar ise, Rittenhouse’ın meşru müdafaa hakkını kullanmadığı ve silahıyla göstericileri provoke ederek üstüne yürümelerine neden olduğunu savundular. Bu yargı kararından sonra her göstericinin hayatının tehlikede olduğunu, her saldırganın bu yöntemi kullanarak özellikle siyahları hedef alacağına inandıklarını endişeyle dile getirdiler.

ABD’deki meşru müdafaa yargılaması, her hukuk uyuşmazlığı gibi geri kalan hukuk sistemlerinden oldukça farklı ve eyalet eyalet değişen bir süreç. Türkiye’deki meşru müdafaa yargılamalarında meşru müdafaa hakkının sınırı, kullanılan silah, son çare olup olmaması, kaç kez ateş edildiği, öldürmek yerine yaralamanın mümkün olup olmadığı, panik duygusu gibi somut ilkeler gözetilirken, ABD’deki yargılamalar oldukça muğlak ölçüler üzerinden yürüyor; jürinin neleri dikkate alacağı ve nasıl bir karar vereceği kolayca tahmin edilemiyor. Bu nedenle Rittenhouse yargılamasının sonucunda verilen kararın hukuka uygunluğunu Türkiye’den bakarak değerlendirmek doğru olmaz. Fakat yorum yapabiliriz: ABD’deki kutuplaşma yargıyı da ele geçirmiş durumda.

Rittenhouse polise teslim olduğunda, dönemin başkanı Trump, onun suçsuz olduğuna inandığını açıklamış, Biden ise bir seçim videosunda beyaz üstünlükçü saldırganları eleştirirken Rittenhouse’ın görüntülerine yer vermişti. Yani iki lider de henüz yargılaması başlamayan bir davada ihsas-ı reyde bulunmuştu.

Dava siyasetin alanına girince de Rittenhouse’ın suçlu olup olmaması Demokratlarla Cumhuriyetçiler arasındaki ikili çekişmenin bir konusu haline geldi. Dava sonuçlandığında her ne kadar Biden jüri kararına saygı duyduğunu belirtip hukukun üstünlüğüne inandığını açıklasa da, Donald Trump’ın oğlu Donald Trump Jr. Rittenhouse kararının Biden için ikinci bir kolonoskopi ameliyatı olduğunu belirterek Biden’in eski sözlerini hatırlattı.

Davada Demokratlar, mahkeme yargıcının telefon zil sesinin Trump’ın mitinglerinde sık sık kullandığı bir şarkı olmasına ve jüri üyelerinin çoğunun beyaz olmasına takılırken, Cumhuriyetçiler, savcının Demokrat saiklerle hareket ettiğini dile getirdi. Basın da iyi bir sınav vermedi, bazı basın mensupları jüri üyelerinin fotoğraflarını çekmek için taşındıkları servisleri takip etti ve bu nedenle mahkemeye girişleri engellendi.

Rittenhouse’ın masumiyet kararı kesin bir hüküm niteliğinde, bu nedenle savcının kararı istinaf makamına taşıyıp bozdurması mümkün değil. Aynı şekilde ABD halkının farklı dünyalara, farklı gerçeklere inandığı bu kutuplaşma düzeninin bitmesi, böylece yargıya güvenin yeniden tesis edilip, hukuk ve siyasetin ayrılması da pek mümkün gözükmüyor.

- Advertisment -