Kuruluşundan bugüne kadar geçen süre içinde İYİ Parti, ittifak siyasetinden iki şekilde etkilendi. İlk etapta ittifakın hayrını gördü İYİ Parti. Zira ittifak sayesinde 2018 genel seçimlerine girebildi ve yüzde 10 oy aldı. Yeni kurulmuş bir parti için şapka çıkarılacak bir neticeydi bu.
Akabinde 2019 genel seçimlerinde Millet İttifakı başta Ankara ve İstanbul olmak üzere 11 büyükşehirde büyük bir başarı elde etti. Tabiatıyla İYİ Parti de muhalefetin bu galibiyetinden kendine hatırı sayılır bir pay çıkartma imkânı buldu. Partisi hiçbir ilde belediye kazanmamış olsa da Akşener, seçim zaferinin mimarlarından biri olarak taltif edildi.
Ancak ikinci etapta işin rengi değişti. İttifak İYİ Parti’nin aleyhine işler oldu. İYİ Parti, umut veren muazzam çıkışını devam ettiremedi ve parti büyüme trendini kaybetti. Akşener, partisine müstakil bir kimlik kazandırmadı, İYİ Parti hep “ittifakın küçük ortağı” olarak CHP’nin gölgesinde kaldı.
2023 seçimlerine gidilirken Millet İttifakı’nda, merkez üssü İYİ Parti olan ciddi depremler meydana geldi. Bu depremler genelde Millet İttifakı’nda, özelde de İYİ Parti’de ağır tahribatlar yarattı. Nihayetinde Millet İttifakı sandıktan mağlup çıktı ve muhalefet cephesinde büyük bir hayal kırıklığı yaşandı. İttifaktaki partilerin liderlerinin sorumluluğu üstlenmemeleri ve suçu birbirlerinin üzerine yıkmalarıyla da ittifak dağıldı.
Akşener, seçimin hemen ardından, artık herhangi bir ittifaka katılmayacaklarını belirti. Partisi yerel seçimlerde her yerde kendi logosuyla ve kendi adaylarıyla yarışacaktı. Başlangıçta bunun el yükseltme gayesiyle dillendirilen bir taktik olduğu söylense de, zamanla “özü özümüze seçime gireceğiz” ifadesi İYİ Parti’nin resmî söylemi haline geldi. Parti yöneticileri bütün konuşmalarında bu hususu defaten vurguladılar.
İttifak değil işbirliği
İYİ Parti’nin ittifaklara bütün kapıları kapattığı düşünülürken CHP’de bir lider değişimi oldu ve Kılıçdaroğlu’nun yerini Özgür Özel aldı. Eğer CHP’nin kurultayından Kılıçdaroğlu galip çıksaydı, İYİ Parti açısından ittifak defterinin tamamen kapandığı söylenebilirdi. Fakat İmamoğlu destekli Özel’in başa gelmesi, ittifak için İYİ Parti’nin kapısının tekrar çalınması için bir fırsat yarattı.
Mansur Yavaş’ın aracılığıyla Özel, Akşener ile bir araya geldi ve ona bir “ittifak” değil ama il düzeyinde işbirliği yapma teklifini sundu. O güne kadar bütün ortaklık ya da işbirliği çağrılarını elinin tersiyle iten Akşener, bu kez teklifi partisinin yetkili kurullarına götüreceğini ve oradan çıkacak karara göre hareket edeceklerini açıkladı.
İYİ Parti’nin ne yapacağı, CHP ile birlikte iş tutup tutmayacağı kısa bir süre içinde açıklığa kavuşacak. Lakin gelinen noktada İYİ Parti’nin bir çıkmaz sokağa girdiği söylenebilir. Bana göre, yarın-ertesi gün ne karar verirse versin, İYİ Parti’nin bu çıkmaz sokaktan kurtulma ihtimali çok düşük.
Çünkü her şeyden evvel İYİ Parti, 2023 Mayıs’ından ağır hasarla çıktı. Akşener’e en yakın isimler, partiye yenilir yutulur olmayan ithamlarla yüklendiler. Taciz, manipülasyon, mali usulsüzlük iddiaları havada uçuştu. Partide karanlık birtakım işlerin döndüğünün altını çizen bazı önemli isimler partiden ayrıldı. Böylece kamuoyunda İYİ Parti’ye yönelik şüpheler ve soruların yoğunluğu arttı.
İstikametini oturtamayan parti
Hâlihazırda İYİ Parti sıkışmış durumda ve ne CHP ile birlik olması ne de 81 ilde kendi yolunu tutması İYİ Parti’yi bu sıkışmışlık halinden kurtarabilir. İzah etmeye çalışayım: Diyelim ki Akşener, il bazında CHP ile beraber seçime girme kararı aldı. Ne olacak, bu karar İYİ Parti’yi sıkıştığı köşeden kurtaracak mı?
Zannetmiyorum. İYİ Parti’den söz edildiğinde, insanların büyük kısmının zihninde, dün söylediğini bugün inkâr eden ve bir türlü istikametini oturtamayan bir yapı beliriyor. O nedenle, dün zehir zemberek beyanlarla gömdüğü ittifaka bugün yeşil ışık yakması, İYİ Parti’nin güvenilmez bir parti olduğuna dair zaten var olan algının daha da güçlenmesine hizmet edecek.
Muhtemel bir işbirliği, İYİ Parti’nin kimliğini netleştirmeyecek, aksine kimlik krizini daha da derinleştirecek. Ankara, İstanbul, İzmir, Adana, Mersin ve Antalya gibi önde gelen büyük şehirlerde CHP adayının arkasına düşüleceğinden, İYİ Parti de kaçınılmaz olarak CHP’nin dümen suyuna girecek. Müstakil kimlik inşası bir başka bahara kalacak ve bu zafiyet, partinin büyüme ve muhalefetin ağırlık merkezi olma iddiasını düşürecek.
Eğer CHP ve İYİ Parti birlikteliği seçimde ipi göğüslerse, bu sonuç, zaferin ortağı olması hasebiyle İYİ Parti’ye biraz soluklanma olanağı verecek. Ama unutulmasın ki, başkanlık makamında CHP rozeti takan isimler oturacağından zaferden aslan payı yine CHP’ye düşecek. Ama eğer CHP ve İYİ Parti beraberliği seçimde geride kalırsa, keskin oklar CHP kadar İYİ Parti’ye de doğrultulacak. Her iki partide de birçok baş giyotinin altına gidecek. Yani İYİ Parti’nin kazancı sınırlı, kaybı ise büyük olacak.
Sıfır çekmesi muhtemel parti
Seçimlere kendi başına girdiğinde de İYİ Parti pek de parlak bir tablo ile karşılaşmayacak. Öncelikle, İYİ Parti’nin herhangi bir şehri kazanacak bir gücü bulunmuyor. Sandığa tek başına girdiğinde İYİ Parti muhtemelen sıfır çekecek.
Herkes gibi İYİ Parti seçmeni de bunu görüyor. Dolayısıyla bu seçmen, kendi partisinin kazanmayacağı belli olan adayına oy vermek yerine şehrine göre CHP veya MHP’ye kayabilir. Bu da İYİ Parti’nin oy oranı bakımından da çökmesi anlamına gelir.
İYİ Parti, bilhassa İstanbul ve Ankara’da aday çıkartmayı kendi tabanına anlatmakta çok zorlanır. Kendi adayının kazanma şansının olmamasını bir yana koyuyorum. Daha büyük bir sorun var burada: Akşener, daha dün denebilecek kadar yakın bir zamanda, İmamoğlu ve Yavaş’ı cumhurbaşkanlığı postuna layık görüyor ve onların hamiliğini üstleniyordu.
Peki, Akşener, dün yere göğe sığdıramadığı İmamoğlu ve Yavaş’ı bugün nasıl tefe koyacak? Onları hedef alan bir kampanyayı nasıl yürütecek? Devletin anahtarını teslim edecek kadar güvendiği bu başkanlara karşı başka bir ismi nasıl sahneye çıkartacak? Kendisiyle bu derece çelişmesini halka nasıl açıklayacak? İnsanları buna nasıl ikna edecek?
Seçimlere tek girmesi halinde İYİ Parti’nin lehine olabilecek tek sonuç, seçimleri kazanması olur. Aksi takdirde diğer bütün sonuçlar ona büyük bir zarar verir. Şöyle ki: CHP, İYİ Parti’nin desteği olmadan seçimi kazanırsa, bu sonuç, İYİ Parti’nin siyasette dengeleri değiştirecek bir kuvvetinin olmadığı şeklinde okunur. Yok, eğer CHP seçimleri kaybederse, bu sonuç da büyük ölçüde İYİ Parti’nin günahına yazılır. Akşener ve partisi, bu kaybın müsebbibi olarak görülür ve taşa tutulur.
Velhasıl İYİ Parti yanlış tercihlerle kendini bir çıkmaz sokağa soktu. İYİ Parti’nin bu çıkmaz sokaktan çıkması ve kendini feraha kavuşturacak yeni bir yol bulması kolay değil. Şimdilik görünen o ki 2024 çok zor geçecek. İYİ Parti her halükârda bir duvara toslayacak, başını gözünü yaracak ve telafisi güç bir değer yitimine uğrayacak.