Geçen sene bu zamanlar (2 Temmuz) “Yaş Haddi Meselesinde Akar-Güler-Avsever-Gürak Denklemi” başlıklı yazımda, Genelkurmay Başkanlarının emeklilik yaş sınırını 67’den 72’ye çıkartan yasa değişikliğinin ne anlama gelebileceği üzerine bazı akıl yürütmeler yapmış ve bir dizi denkleme yer vermiştim.
O denklem şu an sanki Gürak lehine çözülmüş görünüyor.
Söz konusu yasa değişikliği ile, Orgeneral Yaşar Güler’in veya onun yerine Genelkurmay Başkanı olarak atanacak kişinin, birer yıllık uzatmalarla toplam beş yıl daha görevde kalmasının önü açılmıştı.
Bu beş yıllık opsiyon kendisi için kullanılırsa, 2017’de Genelkurmay Başkanı olan Güler 2027’ye kadar bu görevde kalarak Cumhuriyet döneminde Mareşal Çakmak’tan sonra bu makamda en uzun süre oturan asker olacaktı.
Ancak bu olmadı ve Yaşar Güler geçtiğimiz ay yeni kabinenin Milli Savunma Bakanı yapıldı.
Üstelik Akar denklemden tamamen ve beklenmedik biçimde çıkartıldı!
Yine o yazıda “neden?” diye sormuş ve bu düzenlemenin arkasında iki amaç olabileceğini, bunlardan bana daha gerçekçi gelen olasılığın Güler’in kendisi ile değil, onun altında yer alan bazı kor/orgenerallerle ilgili olabileceğini söylemiştim.
O isimlerden biri de Orgeneral Metin Gürak’tı.
O yasa değişikliği yapılmamış olsaydı Yaşar Güler geçen yıl emekli olacak, büyük olasılıkla dönemin Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Musa Avsever onun yerine geçecek, Avsever’den boşalacak Kara Kuvvetleri Komutanlığına muhtemelen Orgeneral Metin Gürak geçecekti. Bu halde ise Gürak bir sonraki Genelkurmay Başkanı olacaktı.
Bu arada, Weberyen anlamda ideal bir bürokraside aslında bahis konusu dahi etmememiz gereken, ama Türkiye’nin bilinen güncel siyasetinde Gürak’ı askerî olarak değil ama siyaseten epeyce önemli hale getiren bir özelliği vardı: Gürak, İlker Başbuğ’un akrabası idi ve AKP’nin ve Erdoğan’ın Başbuğ ile yıldızlarının pek barışmadığı biliniyordu.
Dolayısıyla, sanki yasa değişikliği Gürak’ın olası genelkurmay başkanlığının önünü kesmeyi amaçlıyordu.
Planın arkasında da muhtemelen Hulusi Akar’ın aklı vardı.
Çünkü, eğer bu durum gerçekleşir ve Avsever Genelkurmay Başkanı olursa, muhtemelen Metin Gürak Kara Kuvvetleri Komutanlığına getirilecek, ancak Avsever’in o makamda beş yıl tutulması durumunda Gürak 2025’te yaş haddinden emekliye ayrılacaktı.
Bu, geçen seneki durumdu.
Şimdi ise bu denklem Gürak lehine çözülmüş görünüyor.
Dün Murat Yetkin “Genelkurmay Başkanının kim olduğunu biliyor musunuz?” başlıklı bir yazı kaleme aldı ve çok ilginç bir gerçeğe dikkatimizi çekti:
Şu anda Türkiye’nin atanmış bir genelkurmay başkanı yoktu!
Evet, herkes Kara Kuvvetleri Komutanı Musa Avsever’in genelkurmay başkanlığına en azından vekaleten atandığını/atanacağını “varsaymıştı” ama böyle bir atama kararı söz konusu değildi.
Yani şu an Türkiye’nin genelkurmay başkanı koltuğu boş bulunuyor!
Yetkin dünkü yazısında Erdoğan’ın Genelkurmay Başkanı olarak Avsever ile çalışmak istemediği ve muhtemelen YAŞ’ta emekli edileceği yorumuna yer verdi. Bunda, Avsever’in, kuvvet komutanlarının CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu’na dönemin millî savunma bakanı Hulusi Akar’ın isteğine karşı dava açmamasında payı olabileceğini dile getirdi.
Bu olasılığa ben de katılıyorum.
Murat Yetkin yazısının son bölümünde, benim geçen yılki öngörümü doğrular biçimde, Erdoğan’ın Avsever’in yerine getirmesi beklenen isimler arasında Orgeneral Metin Gürak’ın öne çıktığını belirtiyor ve buna gerekçe olarak hem 15 Temmuz darbe girişiminin bastırılması çalışmalarına, hem de Türkiye-Azerbaycan askeri görüşmelerinden Libya harekâtına uzanan bir dizi askerî başarısına yer veriyor.
Yetkin’in Gürak’la ilgili bu yorumlarına ben de katılıyorum. Şunları da eklemek mümkün:
Gürak Genelkurmay Başkanı olduğu takdirde, TSK’nın son yıllarda epeyce siyasallaşan yapısını onarmada ve geleneksel kodlarına dönülmesini sağlamada; ve yine son yıllarda dağılan ve siyasetin etkilerine açık hale gelen emir-komuta birliğini konsolide etmede rol oynayabilir.
Bu çerçevede, özellikle son yıllarda Milli Savunma Üniversitesine bağlı askerî okullar başta olmak üzere TSK kadrolarına subay ve astsubay olarak alınan AKP yanlısı bazı tarikat kadrolarının TSK’dan uzaklaştırılmasını sağlayabilir. Ordu içindeki rutin gündelik yaşamın dilini, lümpen ve çıkarcı bir siyasal dilden profesyonel/meslekî bir askerî dile çevirebilir. Önümüzdeki günlerde yapılacak YAŞ’ta başlamak üzere, Hulusi Akar döneminde atanan belirgin siyasi eğilimli general ve amiral kadrolarını etkisizleştirmesini de bekleyebiliriz.
Bunların hayata geçirilmesine dönük kritik sorulardan biri ise şu olacak gibi görünüyor:
Gürak bunları gerçekleştirirken Milli Savunma Bakanı Yaşar Güler’le ve bakanlığın AKP’li sivil-siyasi bakan yardımcısı ve genel müdür kadrolarıyla nasıl bir ilişki ve uyum içinde olacak; veya bu kadrolarda da bir değişim bekleyebilir miyiz?
Bu tablo ve bu sorular, TSK’nın kendisini olduğu kadar, ABD, Rusya ve NATO ile olan ilişkilerini de etkileyecektir.