Medeniyetimiz

Ah bizim o güzel medeniyetimiz. Parlak medeniyetimiz. Namuslu, ahlâklı medeniyetimiz. Her şeyimize yabancı ve düşman Batı’nın üzerinde tepindiği, bizi aldatarak vazgeçirdiği, gene de emperyalizmin biricik alternatifi olarak direnen, dört elle sarıldığımız medeniyetimiz. Hele ailemiz. Hele kız çocuklarımız. Hele kadınlarımız. Saçının tek teline halel gelmesin, kötü yola düşmesin diye üzerine titrediklerimiz. Hain LGBTİ ile aralarında göğsümüzü siper ettiğimiz. İstanbul Sözleşmesi gibi gâvur icatlarına teslim edecek yerde, tabii biz koruruz, hiçbir şey olmaz dediklerimiz.

[9 Aralık 2022] Bir ucu Endonezya’da, bir ucu Türkiye’de, uçsuz bucaksız medeniyet âlemimiz.

* Geçtiğimiz hafta Endonezya parlamentosunun geçirdiği bir yasayla, evlilik dışı cinsel ilişki yasaklandı; bir yıla kadar hapisle cezalandırılabilir hale geldi. Ceza kanunundaki bu değişiklik, uzun Suharto diktatörlüğünün (1967-1998) ardından kazanılan hak ve özgürlükleri başka bakımlardan da tehdit eden daha 17 maddeyi kapsıyor. Bazıları çok tanıdık geliyor insana. Örneğin 263. madde, yalan haber yaymaya dört yıla kadar hapis öngörmekte. Âdât olarak bilinen örf ve gelenekler hukukunun, saygı gösterilmesi gereken “yaşayan hukuk” adı altında resmen yeni yasaya (yani modern hukuka) entegre edilmesi, küçük kızların “sünnet” edilmesine, çocuk evliliklerine, örtünme zorunluluğuna, hattâ çokeşliliğe kapı aralamakta. Dinî açıdan küfür sayılan söz ve eylemlerle ilgili madde sayısı birden altıya çıkarılırken, din değiştirmek (irtida) ilk defa yasaklanmakta. Aynı şekilde, başka birini inancından vazgeçmeye ikna etmek de artık suç kategorisine girmekte.

* Gene Endonezya’da, Bali bombacısı Umar Patek “iyi hal”den serbest bırakıldı, hem de yeni yasa ile hemen aynı günlerde. 12 Ekim 2002’de, turistik tatil adası Bali’nin iki gece kulübünde meydana gelen patlamalarda 21 ayrı ülkeden 202 kişi can vermiş; El Kaide’den esinlenen Jemaah Islamiah (kısaca JI, Cemaat-i İslâmiye) örgütü adına bombaları imal eden Umar Patek, neredeyse on yıl kaçıp saklandıktan sonra 2012’de yakalanıp 20 yıl hapse mahkûm edilmişti. Şimdi, artık radikalizmden vazgeçtiği ve tehdit oluşturmadığı gerekçesiyle, cezasının ancak yarısını çekip salıverilmesi dikkat çekiyor ve yaygın tepkilere yol açıyor. JI’nin o zamanki lideri, bombalamalara en azından hayır demediği bilinen, halen 82 yaşındaki radikal din adamı Abu Bakar Baasyir de, örgütünün muhafazakâr Ace eyaletinde yürüttüğü militan eğitimleri nedeniyle 2011’de 15 yıla mahkûm edilmesinin üzerinden sadece on yıl geçmişken, 8 Ocak 2021’de aynı “iyi hal” gerekçesiyle tahliye edilmişti.

Coğrafi bakımdan, doğudan batıya gelirken arada Malezya, Pakistan ve Afganistan da var. Ama onları atlıyorum şimdilik.

* Türkiye’de de ilginç gelişmeler yaşandı, hepsi bu hafta içinde. TBMM’deki bütçe görüşmeleri sırasında, 6 Aralık 2022 Çarşamba günü AK Partili ve İYİ Partili milletvekilleri arasında kavga çıktı. İYİ Parti Trabzon Milletvekili Hüseyin Örs’e saldırarak feci şekilde yumruklayıp yoğun bakıma kaldırılmasına neden olan AK Parti Bursa Milletvekili Zafer Işık, “Genel Kurul’da zaman zaman böyle şeyler olur, özür dilemeyeceğim” dedi.

* Sakarya Üniversitesi öğretim üyesi, Profesör Ebubekir Sofuoğlu, olayın hemen ardından attığı bir tweet ile Zafer Işık’a destek verdi. “Anlayana anladığı dilden konuşmuş. Bu bir ecdat geleneğidir, elleri dert görmesin. Müslüman, yeri ve zamanına göre hareket etmesini iyi bilendir. Pısırıklar, Zafer Bey kardeşimin bu adam gibi tavrını görsün de örnek alsın inşaAllah” dedi.

* Gene Türkiye’de, İsmailağa Cemaati mensuplarınca tesis edilen Hiranur Vakfı’nın kurucularından Yusuf Ziya Gümüşel’in, halen 26 yaşındaki kızı H.K.G., babasının kendisini 6 yaşındayken imam nikâhıyla “evlendirdiği” ve çocukluğu boyunca cinsel istismara uğradığı şikâyetiyle savcılığa başvurdu. Kıyamet koptu. Bir yandan, Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı, 7 Aralık’ta dâvâya müdahil olduğunu duyurdu. Diğer yandan, savunucuları çıktı. H.K.G.’nin babası Yusuf Ziya Gümüşel de konuya dair bir açıklama yaparak, kendi kızının dile getirdiği suçlamalar için “İslami değer ve yargılara sahip insanları tahkir etmeye yönelik tezgâhlanmış bir projenin ürünü” dedi. H.K.G.’nin ağabeyi ve iki kız kardeşi de 8 Aralık’ta “Genç Hoca” isimli YouTube kanalında bir video yayımlayarak iddiaları yalanladı. Ancak hiçbiri, H.K.G.’nin savcılığa ve mahkemeye verdiği ses kayıtlarına değinmedi. Medyada, İslâmiyette evlilik yaşı diye bir şey yoktur, buna bir alt sınır getirilmemiştir yorumları çıktı. İktidar yanlısı medya, Aile Bakanlığının dâvâya müdahil olmasında dahi pek bir haber değeri görmedi. Yeni Akit’te bir yazar faturayı “o ilkesiz Marksistler”e kesti.

* Benim bu satırları akşamında yazdığım 8 Aralık Perşembe günü, TBMM Genel Kurulu’nda AK Partili bir milletvekili, kürsüye elinde bir sarı torbayla çıktı ve HDP sıralarına doğru salladı. Meğer terörist ölülerinin konduğu özel bir torbaymış bu; bunu da öğrenmiş olduk böylece. Her halükârda AK Partili vekil, HDP’li vekillere sizleri de böyle torbalara koyacağız demeye getirmekle, doğrusu çok medenî bir davranış sergiledi.

* İran, 22 yaşındaki Mahsa Amini’nin 13 Eylül’de başını “doğru örtmediği” gerekçesiyle Ahlâk Devriyesi tarafından gözaltına alındıktan sonra ölmesiyle patlak veren, kadınların başını çektiği ve neredeyse dört aydır süren, şimdiye kadar 475 kişinin Devrim Muhafızlarınca katledilidği gösterilerde tutukladığı (sayıları 19,000’e yaklaşan) protestoculardan ilkini, en tepede resmini gördüğünüz Muhsin Şikârî’yi, gene bu sabah, 8 Aralık Perşembe sabahı asarak idam etti. İran Baş Yargıcı Gulamhüseyin Muhsinî Ecey, yargıçlara “elebaşlarına gereksiz sempati göstermemeleri” talimatını vermiş; bir Devrim Mahkemesi Muhsin Şikârî’yi “Tanrı’ya düşmanlık”tan ölüme mahkûm etmişti.

Güzel medeniyetimiz. Güzel memleketlerimiz.

- Advertisment -