Ana SayfaGÜNÜN YAZILARIÖcalan ile 31 yıl önce neler konuşmuştuk?

Öcalan ile 31 yıl önce neler konuşmuştuk?

Öcalan’la o konuşmayı yaptığımızda ikimiz de 40’lı yaşların başındaydık. MHP’nin böyle bir çıkış yapabileceği aklımızdan bile geçmezdi. Söyleşiyi yaptığımız geceyi Bar Elias’taki apartman dairesinde geçirdim. Bir genç grubu da bizim söyleşiyi izliyordu. Farklı gerekçelerle dağa çıkmışlardı. Ortalama 6 ay ömürleri oluyordu. Bunu bile bile örgüte katılıyorlardı. Bu sorunun barışçı çözümünün Türkiye’yi başka bir aşamaya taşıyacağını o zamandan beri düşünüyorum.

Yeni bir yıla giriyoruz. 2025 için heyecanlıyız. TBMM’deki, tüm partilerin Kürt sorununun çözümü konusunda olumlu bir tutum gösterdiğine tanık oluyoruz. İmralı’ya giden DEM Parti ekibi de umut verici haberlerle döndü. Bundan tam 31 yıl önce Abdullah Öcalan’la yaptığım uzun bir görüşmeyi hatırladım. 1993 yılının mayıs ayı. Lübnan’ın “Kanunsuzlar Diyarı” olarak kabul edilen Bekaa Vadisi’ndeyiz. O yıllarda Suriye’nin kontrol ettiği bu bölgede her türlü karanlık güç kol geziyordu.

Beyrut’ta Bristol otele yerleştikten sonra, Öcalan’la görüşmek üzere Bar Elias kasabasına ulaştık. Bar Elias kasabasında 6 daireli bir apartmanın önünde durduk. İnsanlar normal yaşantıları içindeydi. Bizi götüren genç, bir kapının önünde durdu ve zili çaldı. Sürpriz olarak karşımıza Cemil Bayık çıktı. O hesapta yoktu. Sohbete başladık. Derken Öcalan geldi. SBF öğrenciliği döneminden beni tanıyordu. O akşam gece yarısına kadar sohbetimiz sürdü. Kalanını sabah kahvaltısında konuştuk.

Cumhuriyet gazetesinde 15 gün süren bir yazı dizisine dönüşecek tartışma-sohbet karışımı zengin bir görüşme yaptık. Öcalan’ı ve kişiliğini anlamak açısından ilginç ayrıntılar içeren bir konuşmaydı. Bu söyleşiyi daha sonra bir kitapta yayınladım. O zaman Öcalan’la ilgili izlenimlerimi şöyle özetlemiştim: “Bir çıkış yolu arıyordu. Yeni fikirlere ihtiyacı vardı. Türk tarafının eğilimlerini öğrenmek istiyordu.

Bütün savaşçı mesajlarına rağmen alttan alta ciddi bir uzlaşma aradığı belli oluyordu.” 31 yıl önce durumu şöyle özetlemiştim: “Türk devleti son gelişmelerle birlikte büyük bir inisiyatife sahip. Barışçı çözümün esas yükü Türk tarafının omuzlarında… Halkın haklarını dikkate alan sabırlı ve kararlı bir çizgi izlense bu sorunun zaman içinde çözümü mümkün.” Aradan geçen bu zaman içinde büyük kayıplar, büyük acılar yaşandı. 2012 yılında başlayan ve 2015’te sona eren çözüm sürecinin temel yaklaşımı, sorunun şiddetten arınması üzerineydi. PKK silahı bırakmalı ve siyaset yasal alana çekilmeliydi. Bu anlamda epeyce mesafe alınmıştı. İp bir anda koptu. Hemen herkes çözüm sürecinin yanlış olduğunu söylemeye başladı. “İhanet süreci” diyenler oldu. Ancak o süreç bir birikimdi. Bugünlere o çabalar sayesinde geldik.

Öcalan’la o konuşmayı yaptığımızda ikimiz de 40’lı yaşların başındaydık. MHP’nin böyle bir çıkış yapabileceği aklımızdan bile geçmezdi. Söyleşiyi yaptığımız geceyi Bar Elias’taki apartman dairesinde geçirdim. Bir genç grubu da bizim söyleşiyi izliyordu. Farklı gerekçelerle dağa çıkmışlardı. Ortalama 6 ay ömürleri oluyordu. Bunu bile bile örgüte katılıyorlardı. Bu sorunun barışçı çözümünün Türkiye’yi başka bir aşamaya taşıyacağını o zamandan beri düşünüyorum.

Tüm okurlarımıza barış dolu yeni bir yıl diliyorum.

“Barış, uzun ve sabırlı bir anlama faaliyetinin sonucudur.” İtalyan düşünür Aldo Capitini

- Advertisment -