Bir insanda milliyetçilik hissi işgale başlayınca, o insanın benliği takviye olup güçlenmeye, bencilliği ise harlanıp etrafını yakmaya başlar. Hiçbir milliyetçi durduk yerde biz karar verdik artık milliyetçi olacağız demez. Milliyetçi olmak için mutlaka bir mağduriyetin tecrübe veya icad edilmesi gerekir: Ezilmekten, zayıflıktan, dövülmekten kurtulmak için milliyetçi olunmuştur. Mağduriyet çamurunda paklandığı için milliyetçi taptaze bir masumiyete hak kazanmıştır.
2024 yılına gelindiğinde rejimin çöküşü şaşırtıcı bir hızla gerçekleşti. Şam, 10 günden kısa bir sürede düştü ve Esad rejimi, daha önce 13 yıl boyunca süren iç savaştan sağ çıkmayı başaran bir rejimin nasıl bu kadar hızlı dağıldığına dair soruları beraberinde bıraktı. Bu çöküş, yalnızca askeri yenilgilerin veya dış desteklerin kesilmesinin bir sonucu değil; aynı zamanda, oyunun kurallarını belirleyen temel dinamiklerin bir araya geldiği karmaşık bir sürecin ürünü.
Üç haftadır madencilerle ilgili yazıyorum. “4 Aralık Madenciler Günü” de vesile oldu. Lâkin iktidarın zirvesinde, “Önemli, Belirli Günler”i pek sektirmeyen “X” hesaplarında tek cümleyle bile anılmadı. Oysa resmen var yönetmeliklerinde. Dönemin başbakanı Erdoğan Soma faciasında ise dünyadaki “daha büyük” maden kazalarını anmıştı; 1862’den başlayarak tek tek. En yakın tarih de yarım asır önce, 1975… Ancak o da kurtarmıyor. Zira uzak-yakın tarihimiz de öyle kıyaslara müsait değil.
ABD’nin en büyük özel sağlık sigortası şirketi UnitedHealth’in CEO’su Brian Thompson geçen hafta New York’ta sokak ortasında öldürüldü. Genç CEO’yu Manhattan’ın ortasında soğukkanlılıkla vuran 26 yaşındaki Luigi Mangione ise bu hafta yakalandı. Sağlık sistemine tepki duyan Mangione, emlak zengini milyoner bir ailenin beyaz yakalı çocuğu. Sabıka kaydı temiz, radikal bir geçmişi yok, hatta pek solcu da değil. Özellikle dış görünüşüyle Amerikalıların dikkatini çeken ve sigorta şirketlerine tepkili mağdurları ağırlıklı geniş bir hayran kitlesine kavuşan Luigi’yi ABD’nin “en seksi suikastçısına” dönüştüren ise bombacı bir profesörün manifestosu, sırt ağrısı ve dünyanın en berbat sağlık sistemi.
İmam Humeyni’nin doktrini çöktü mü? İranlılar nerede hata yaptı? Müslüman dünya askeri, politik ve ruhi olarak batıya ve İsrail’e teslim mi oldu? İlk sorumuz, “12 Günde ne oldu” sualiydi. Cevap açık ve basit: Suriye’de Baas diktatörlüğü çöktü -darısı diğer diktatörlerin başına-, Esed, Suriye’yi terk edip gitti. Birçok bileşeniyle HTŞ, hiçbir direnmeyle karşılaşmadan Halep, Hama, Hums ve Şam’a girdi. Yıllardır ağır işkenceler altında olan binlerce masum esir hapishanelerden kurtarıldı. İsrail, Suriye’nin askeri potansiyelinin neredeyse tamamını imha etti. Türkiye, bir kere daha Batı nezdindeki prestijini, önemini tazeledi.