GÜNÜN YAZILARI

Boğma süreci

Türkiye’de delege seçimlerinden il, ilçe seçimlerine, muhtarlık seçiminden cumhurbaşkanlığı seçimine kadar tüm seçim ve itiraz süreçleri anayasa (79.madde) ve kanunlarla düzenlenmiştir. Bu konularda yetkili olan tek merci Yüksek Seçim kurulu ve birimleridir. Genel mahkemelerin siyasi partilerin kongre süreçlerine müdahalesi, bunlarla iptal ve tedbir kararları alması, kayyum ataması ve hükümler vermesi anayasanın açık bir ihlalidir.

Vallahi ben kraliyet seviyorum

Partilerin örgüt daha doğrusu delege yapısı ve aday belirleme yöntemleri bizdeki lider oligarşisinin can damarıdır. Bunun en vahimi de oligarşik liderliğin kurduğu sistemi kendisini destekleyecek bir hukukla güvence altına almasıdır. Çünkü bizde her kesim bir lider yaratmış ve onu kutsamakla meşgul. Lider başarısız olmaz, başarısız olan tebaadır. “Yaygın bir adaletsizliğin devrim nedeni olabileceğini,” söyleyen Aristoteles’i bile yanıltmış bir milletiz. Kasetle gelen bile sonsuz liderlik peşinde. Oysa tutuklu belediye başkanlarının sayısını Google bile karıştırıyor. İktidarın hukuksuzluklarını bas bas bağırıp güdümündeki yargıdan adalet ummak açıklanabilir bir durum değil.

Neden kandilleri kutluyorum?

Her yıl ne zaman bir kandil kutlasam sosyal medyada çok sayıda eleştiri ve saldırı paylaşımı ile karşı karşıya kalıyorum. Aynı şey yine birkaç gün önce Mevlid kandilini kutladığım zaman gerçekleşti. Bu yazıda bu eleştiriler üstüne düşünmek istiyorum. Her ne kadar bu dar bir konu gibi görünse de din ve hayat ilişkisi noktasında, dinin köküne dönmeye çalışan İslamcı reformcu hareketlerin kanaatimce önemli bir zaaflarını anlama açısından önemli.

17 sene önce

17 sene önceki Türkiye’de iktidar partisi olan AK Parti Avrupa Birliği hedefinin gerçekleşmesi için çalıştığını söyleyerek savunma yapıyordu. Şimdi yeni bir dönemdeyiz. Bu kez CHP’yi işlemez hale getirmeye çalışan siyasi girişimle yüz yüzeyiz. Çok partili rejimin varlığı demokrasimiz için zorunlu. Bu nedenle parti kapatmalarına oldum olası karşıyım.
- Advertisement -

Suların taşıdığı vicdan: Küresel Sumud Filosu’nun sessiz haykırışı

Sumud kavramı, Arapça’da “sabırla dimdik durmak, toprağa kök salmak” anlamına gelir. Sürgün, işgal, yıkım ve savaş karşısında evlerini terk etmeyen, kalmaya ve direnmeye kararlı insanların sessiz ama güçlü ifadesidir bu. Ve şimdi, bunca sessizliğin ortasında sulara açılan filonun da adı. 44 ülkeden gelen 50’yi aşkın gemi… Resmî kayıtlarda “insani yardım girişimi” olarak anılsa da, bu filo kendini ancak daha derin bir düzlemde açığa vuruyor.

En Son Çıkanlar