Bu yılın en soğuk 1 Nisan şakasını Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı. Gençlere, sosyal medyadan faydalanırken gerçek hayattan kopmamaları tavsiyesinde bulunan Erdoğan, "Demli bir çay ve aromalı bir kahve eşliğinde yapılan karşılıklı sohbetin getirdiği sosyalleşmeyi asla ihmal etmeyin. Ülkemizi, dünyayı gezmek için şartlarınızı zorlayın" dedi. Bırakın yurt dışına çıkıp bir kafede aromalı kahve içmeyi, karınlarını doğru dürüst doyurmadan yarı aç yatan gençlere bu tavsiyelerde bulunmaktan daha iyi bir 1 Nisan soğuk şakası olmazdı herhalde.
Gerçekten de Türkiye’ye gelen turistler içinde Ortadoğu ülkelerinden gelenler çoğunluğu oluşturuyor. Hepsine toptan “Araplar” dense de içlerinde İranlılar, Kürtler, Türkmenler, Filistinliler gibi değişik milliyetler bulunuyor. Bir de savaşla birlikte turist sıfatıyla gelenler var. Ruslar Putin’den, Ukraynalılar işgalden kaçıp geliyor. Rus ve Ukraynalılara lüks kafelerde, restoranlarda daha çok rastlıyoruz.
Victor Orban: 1989’da Soros bursiyeri olan, Rusya karşıtı, sivil toplumcu demokrat genç adam nasıl oldu da 2022 yılında Avrupa’nın hasta otoriter adamı haline geldi?
Kılıçdaroğlu, betonlaşmış, demokrasiden uzaklaşmış yapıyla uzun bir hesaplaşma arayışına girdi. Partinin kilit noktalarındaki tutucu devletçi isimler birer ikişer değişti. Eski zihniyetin hakimiyeti giderek azaldı. Kürt meselesi, diğer partilerle ittifaka yönelik yeni bir dil arayışı, muhafazakâr seçmene güven vermeye gayret eden birlikçi denemeler öne çıktı. Tabii Kılıçdaroğlu bir günde bu noktaya gelmedi. Tereddütleri, kararsızlıkları, cesaretsizlikleri…
“Değer odaklı dış politika”nın zirveleri olarak sunulan dış politika hamlelerinden birer birer geri basılırken ortalığı kaplayan sessizliği nasıl açıklayabiliriz? İktidarın dış politikada ahlakı ve vicdanı öncelediği için ortaya çıktığı söylenen “değerli yalnızlık”a bir zamanlar televizyonlardan, gazetelerden övgü düzenler, hadi geçtik hepsini, cesedi bile bulunamamış Cemal Kaşıkçı’nın davasının Suudi Arabistan’a iadesi kararında nasıl bu kadar sessiz kalabiliyorlar?