2022 yılının Türkiye ve borsa bağlamında tarihsel bir dönüm noktası olduğunu görüyoruz. Türkiye’de borsa yatırımı, ilk kez bu yıl kitleselleşmeye başladı. Hemen hepimiz sağda-solda borsa konuşanlara, “Hektaş’ı satayım mı tutayım mı?”, “Kontrolmatik ne olur?” gibi diyaloglara denk geliyoruz. Borsadan kazanç sağlayabilen insan sayısı belki Türkiye tarihinde ilk defa kitleleri kapsayacak noktalara ulaşıyor. İstanbul Borsası’ndaki şirketlerin halka açıklık oranlarının düşüklüğünden ötürü, bu kazançların hala birçok insan için görece küçük boyutlarda kaldığını düşünmek mümkün.
Farklı yatırımcı tipleri
Çok farklı borsa yatırımcısı tiplerinin oluştuğuna tanık oluyoruz. Sasa-Hektaş-Kontrolmatik-Gesan gibi yeni dönemin hızlı yükselmiş hisselerine eğilim gösterenler… Ereğli-Tüpraş-Şişecam-Tofaş gibi daha yavaş hareket etmekle birlikte “evladiyelik” olarak tanımlanan “klasik” hisseleri, “defansif” hisseleri tercih edenler… Banka, holding, sigorta hisselerini sevenler/sevmeyenler… GYO (gayrımenkul yatırım ortaklığı) sevenler/sevmeyenler… Küçük şirketlere de şans verenler, büyük ve çok bilinir şirketlerden şaşmayanlar… Dindar borsacılar/laik borsacılar… Güneş ve rüzgar enerjisi şirketlerine yatırım yapanlar… Yani kömürden elektrik üreten şirketin hissesini tercih eden insan tipiyle rüzgar enerjisi hissesi tercih eden insan tipi arasında bile ayrışmadan söz edilebilir…
Sasa’nın Twitter’daki amigosu, her sözünü “emmoğlu” diyerek bitiren ülkücü akademisyen var bir de mesela… Sosyolojik açıdan uçsuz bucaksız bir analiz bahçesi yani Borsa İstanbul… Nasıl her insana göre bir dans varsa, her insana göre de bir hisse var… Borsanın yatırımcıya kazandırdığı bir beceri de kendini patron gibi hissedebilme becerisi. Mesela ayçiçek yağı üreten bir şirketin hissesini alırsanız, ayçiçek yağı fiyatlarının yükselmesine sevinen çok küçük azınlığın parçası olabilirsiniz.
Ekim 2021
İstanbul Borsası’ndaki şaşkınlık verici yükseliş hikayesinin başlangıcı için 14 ay geriye, Ekim 2021’e gitmek gerek. Sert faiz indirimleriyle birlikte dolarda ve enflasyonda sert yükseliş başlamıştı. Yükselen dolar ve enflasyon, borsa endeksini de ufak ufak peşinden sürüklüyordu. 1 Ekim 2021’de Bist 100 endeksi, 1400 civarındaydı. Kendi adıma, Ekim 2021’de dolar aniden 8’den 11’e yükseldiğinde “dolar çok hızlı yükseldi, bu düzeyden itibaren dolar almak riskli. Ama borsaya girilebilir çünkü borsa henüz dolardaki yükselişi fiyatlamadı” diye düşünmüştüm.
Borsa enflasyonu geçince
Borsa İstanbul, beklediğim gibi, dolardaki ve enflasyondaki yükselişi takip ederek yükselmeye başladı. Sonrasında ise benim yorumumun çok ötesine geçen gelişmeler oldu. Fakat bir noktadan sonra borsa her ikisinin de önüne geçti. Ekim 2021’den bugüne, dolarda yaklaşık %90’lık bir yükselişten söz ediyoruz. O günden bu yana gerçekleşen enflasyon ise dolar artışından bir miktar daha fazla, belki %110-120 civarında. Fakat borsa yaklaşık 3,5 katına çıktı. Yani “enflasyon ve doların peşinden sürükleyerek yükselttiği borsa” durumunun tamamen dışında bir yere geldik.
Resesyona rağmen
Evet, kendimizi “enflasyon ve dolardan çok daha hızlı giden borsa” gerçeğinin içinde bulduk. Küresel resesyon yaşanan, dünyadaki çoğu borsanın kötü gittiği, Türkiye’nin döviz rezervlerinin negatife geçtiği, halkın alım gücünün düştüğü, ülkenin batışından söz edilen bir ortamda, borsanın tarihsel bir sıçrama yaşaması, bir paradoks olarak görülebilir. İstanbul Borsası tam da “en beklenmeyecek noktada” tarihsel sıçramasını yaptı ve tarihsel bir eşiği geçti. Bu paradoksun ekonomi bilimine göre teorik açıklamasını belki geleceğin ekonomistleri yapacaktır. Biz devam edelim…
Apple hissesinden Pınar Süt hissesine
Dünyanın en büyük şirketi, Apple… 1 Ekim 2021’de 142 dolar olan Apple hissesi, şu an hala 142 dolar. 1 Ekim 2021’de 1.6 Dolar olan THY hissesi, şu an 7.6 dolar. 1 Ekim 2021’de 0.92 dolar olan Şişecam hissesi, şu an 2.12 dolar. 1 Ekim 2021’de 14 dolar olan Tüpraş hissesi, şu an 23.5. 1 Ekim 2021’de 0.28 dolar olan Yapı Kredi Bankası hissesi, şu an 0.61. 1 Ekim 2021’de 2.90 dolar olan Anadolu Holding hissesi, şu an 5.50. 1 Ekim 2021’de 17.3 dolar olan Türk Traktör hissesi, şu an 27.9. 1 Ekim 2021’de 2.50 dolar olan Çimsa hissesi, şu an 4.84. 1 Ekim 2021’de 1.70 dolar olan Pınar Süt hissesi, şu an 3.92. 1 Ekim 2021’de 159 dolar olan Borsa İstanbul endeksi, şu an 269. (Veriler, 12 Aralık 2022 açılış verileri. Ancak seans içinde bu seviyeler de bir miktar geçilmiş durumda.) Piyasa değeri/defter değeri, fiyat/kazanç oranı gibi ölçütlerle baktığımızda, borsamız hala pahalı görünmüyor. Ancak piyasada bu hızlı yükselişten kaynaklanan bir tedirginlik ve düzeltme beklentisi de net şekilde hissedilebiliyor.
Zamanla aydınlanacak gizemli durumlar
Peki THY, Şişecam, Tüpraş, Yapı Kredi Bankası, Anadolu Holding, Türk Traktör, Çimsa, Pınar Süt ve genel olarak Borsa İstanbul, nasıl oldu da Apple gibi rakipsiz bir global markadan bu kadar pozitif ayrışabildi? Üstelik Türkiye’de ekonominin en çok sarsıldığı, en çok titrediği, insanların en çok endişelenip korktuğu bir dönemde? Nasıl oldu da TL’nin dolar karşısında hızla zayıfladığı bir dönemde, Türk hisseleri Amerikan hisseleri karşısında üstelik dolar bazlı olarak değer kazandı? Bu soruların elbette birden fazla yanıtı var.
Borsamızın yakın tarihi
Biraz geriye gidelim… Türkiye’de hisse senedi borsasının yaklaşık 37 yıllık tarihi söz konusu. İlk seans, 3 Ocak 1986’da gerçekleşmiş. Bu 37 yılın çok büyük kısmının (en azından küçük yatırımcı için) hayal kırıklıkları, kayıplar, düşüşler, iflaslar, batışlardan oluştuğunu söylemek mümkün. Borsamızın bu kısa tarih boyunca yaşadığı kısa süreli yükselişlerde de 2022 yılı haricinde küçük yatırımcının pastadan çok ciddi bir pay alabildiği görülmedi. Borsa yatırımına alışık, borsayı benimsemiş bir toplum değiliz. Birçoğumuzun da borsa hakkında sağdan-soldan duyduğu şeyler, negatif.
Son 14 ayda yaşananlar, insanlarda biraz da bu yüzden şaşkınlık yaratıyor olabilir. Küçük yatırımcının borsa tarihimizde belki ilk kez yüzünün güldüğü seneyi yaşadık… Bu duruma rağmen, “yırtmak isteyen” gençlerin çoğunun ilk aklına gelen alan, hala borsadan çok kripto. Tek tek hisse takip etmek, %10-20 gibi oranları kovalamak yerine, her şeyi bitcoin’e veya ethereum’a “basarak” yırtma fikri, insanlara daha kolay ve cezbedici geliyor olabilir.
Batıda borsa felsefesi
Batı dünyasında, yaklaşık 200-300 yıldan beri şu anki anlamıyla hisse senedi ve borsa olgusu var. 19. Yüzyılın Avrupalı düşünürleri, felsefecileri (örneğin Nietzsche) borsaya dair aforizmalar üretmiş. Bizde ise borsadan uzak durduğunuz, borsayla ilgilenmediğiniz oranda filozof kabul ediliyorsunuz. Ancak bütün bu birikime rağmen Avrupa’da artık borsanın eski tadı yok. Avrupa borsalarının son “çok iyi” dönemi, 1990’lardı. Önümüzdeki yıllarda da Avrupa ve Amerikan borsasının bir patlama yapması pek beklenmiyor.
Borsa ve aşk
Borsa İstanbul’a dönersek… “Abi endeks ne olur?”, “300 veya 350 doları görür müyüz?”, “hangi sektöre yönelmek lazım?”, “seçimden sonra faizler artarsa, borsa düşer mi?” gibi sorulara cevap arayanların yönelebileceği sayısız adres var. Ben bu yazıyı bu meseleleri aydınlığa kavuşturmak için değil kendi duygu ve düşüncelerimi dışa vurmak için yazdım. Yatırım tavsiyesi arayanlar için belki başka bir zaman başka bir yazı kaleme alırım.
İstanbul Borsası’nı sevmekle birlikte, yatırımın içine duygusallık karıştırmamaya çalışıyorum. Buna rağmen, borsayı zaman zaman aşka benzetiyorum… Aldığın yeni bir hisse, hayatına aldığın yeni bir kişi gibidir… İlginçtir, Almanya’da çöpçatan sitelerine “Singlebörse” (yalnızlar borsası) adı verilir.
Bir hisse eğer sen almadan önce 5 kat yükselmişse, senden önce 5 farklı kişiyle sevişmiş olan biriyle sevgili olmuş gibi hissedebilirsin… Aldığın hissenin endeksten pozitif ayrışması ise senin yaşadığın ilişkinin diğer ilişkilerden pozitif ayrışması yani herkesin yaşadığından daha derin aşk yaşamak gibi bir his verebilir… Günlük al-sat’tan para kazanmak günübirlik ilişkilere, uzun vadeli temettü yatırımcılığı evliliğe benzetilebilir. Aslında borsayı baktığımız açıya göre aşka da benzetebiliriz savaşa da.