PKK, Ağrı'da asker kurşunladı; dördü ağır olmak üzere yedi asker yaralandı.
HDP'den ses yok.
Ulusalcılardan ses yok.
Beyaz Türklerden ses yok.
Solculardan ses yok.
Cihangir takımından ses yok.
Doğan medyasından ses yok.
Milletin evlatlarını kurşunlayanları ne kınayan, ne eleştiren var.
CHP'nin yayın organı Cumhuriyet "sahte operasyon" diye başlık atıyor Ağrı'daki çatışma için.
Kurşunlanan askerlerin yarası da sahte öyle mi? Kurşun yedikleri de yalan!
Savcı Mehmet Selim Kiraz'ın şehit edildiği olayda olduğu gibi medya yine hükümeti ve askeri kurşunlanan Türk Silahlı Kuvvetleri'ni suçluyor.
Ne insaf ne izan var.
Neymiş efendim; "seçimler yaklaşırken AKP çatışma yaratmak, Erdoğan çözüm sürecini bozmak istiyor!"
PKK'nın silahlarıyla şehirlerde, "bahar şenliği"nde ne işi var diyen soran yok.
Böyle olunca haliyle tabii PKK'nın askerlerimizi kurşunlaması "hak" oluyor!
Aylardır demokrasi şampiyonluğunu elden bırakmayan HDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş'ın asker kurşunlayanlara tek kelime eleştiri getirememesi korkunç değil mi? Demokrasi kahramanı ilan ettikleri parti lideri, askerlerimizi kurşunlayanları kınayamıyor ama biz bunu normal karşılamalıyız öyle mi?
* * *
İç güvenlik paketi tartışmaları sırasında "Polis devleti oluyoruz; polis sokakta rastgele insanları öldürecek" diye kıyamet koparan CHP, HDP ve MHP'lilerin asker kurşunlayanlara sessiz kalması büyük bir sahtekârlık değil mi?
Aslında silahlar patladı, maskeler düştü; HDP'nin Türkiyelileşmesi ne kadar sahteyse, PKK'nın da silahı bırakması bir o kadar sahte. HDP, PKK'nın silahlı gücünü arkasına alarak siyaset yapıyor; açık ve net olan gerçek bu. Saldırının ardından Demirtaş, TSK'ya geçmiş olsun dileğinde bulunacağına kalkıp Genelkurmay'ı suçladı. PKK'ya ise toz kondurmadı. Oysaki demokratlığın ölçüsü bellidir; kurşun sıkanları kınayacaksın. Asker vuranlar babanın oğlu da olsa karşı çıkacaksın, eleştireceksin. En temel ahlaki ilke, kural, norm budur! Asker vuranlara arka çıkanlar, savcı öldürenlere sempatiyle bakanlar demokrasiyi, insan haklarını, adalet ve özgürlük gibi kavramları bugüne kadar dilinden hiç düşürmeyen kesimler aynı zamanda. Teröre arka çıkan, teröristlerle empati yapan demokrat olabilir mi?
Çözüm süreci Kürt hareketine yeni bir demokratik alan açtı. Demokratik zemin genişledi. PKK ve HDP'nin bu alanı doldurmasında yanlış bir şey yok aslında; yanlış olan PKK ve HDP'nin, bu yeni demokratik alanı elde silah ve şiddetle işgal etmeleri. HDP'yle ittifak yapan çevreler, özellikle de Doğan medyası PKK ve HDP'yi silah ve şiddetle birlikte kabul ederek merkeze taşıdı. PKK ve HDP, bu yüzden silahlara bir türlü veda edemiyor. AK Parti dışında kalan büyük bir çevre PKK ve HDP'yi silahlı haliyle kabul ediyor. PKK bu yüzden silahtan vazgeçmeye yanaşmıyor, HDP de bu nedenle şiddetle ilişkisini kesme ihtiyacı duymuyor.
Özetle; PKK ve HDP, silah ve şiddetle Türkiyelileşemez; silah ve şiddet devam ettikçe Türk siyaseti de normalleşemez. HDP, çatışmaların seçim sandığına olumsuz yansımasını istemiyorsa samimi bir şekilde tepkisini ortaya koymalı. Asker kurşunlayanlara insani bir tepki bile gösteremeden merkezin oylarını almak mümkün değildir.