Ana SayfaYazarlarAteşkes ilan edilirse...

Ateşkes ilan edilirse…

PKK'nın “seçimler döneminde 15 günlüğüne ateşkes ilan edeceğine ilişkin” değerlendirmeler yapılıyor. Henüz Kandil'den bu değerlendirmelere yalanlama gelmediğine göre, bunun mümkün olabileceğini söyleyebiliriz. Görünen o ki, PKK silahlarını bir süreliğine susturacak.

 

"Yetmez ama evet" diyebiliriz. Bir süreliğine de olsa, silahın susması, insanlarımızın ölmemesi, ülkenin kimyasının bozulmaması, önemli. Silahların sustuğu koşullarda, yeni baştan düşünme ve durum değerlendirmesi yapma imkanı doğabilir.

 

Hükümetin tepkisi

 

Başbakan Yardımcısı Yalçın Akdoğan, hükümetin ilk tepkisinde şunları söyledi:

''Terör örgütü sıkıştığı zaman, kış üslenmesine gideceği zaman veya siyasi uzantısının işine yarasın diye bu tür siyasi taktik hamleler içerisine girdiğini çok gördük. Buna karnımız tok. Sen ortalığı yakacaksın, yıkacaksın, zulüm edeceksin, insanları öldüreceksin, devlete savaş açacaksın, bütün projelerin çökecek. Devrimci halk savaşın çökecek, şehir milislerin çökecek, özerklik ilanların çökecek ondan sonra 'ben seçim güvenliği olumsuz etkilenmesin istiyorum' diyeceksin. Bu geçen seçimden önce senin oradaki baskıların olumsuz etkilemedi mi?''

 

Akdoğan, kalıcı bir çözüm için PKK'nın tam anlamıyla eylemsizlik kararı alması ve Türkiye'yi terk etmesi gerektiğini belirtti:

"….bunların oluşmaması durumunda örgütün söyleyeceğinin hiçbir kıymeti olmaz. Çözüm Süreci'nin sahibi hükümettir, bu sürecin devam etmesi için gerekli güvenlik tedbirlerinin alınması şarttır."

 

Bunca ölümün ardından…

 

PKK, 7 Haziran seçimlerinden bugüne kadar, 130'dan fazla güvenlik görevlisini öldürdü. Saldırılar sırasında sivil yurttaşlardan da hayatını kaybedenler oldu. Türk Silahlı Kuvvetleri’nin yürüttüğü operasyonlarda ne kadar insanın yaşamını yitirdiğini tam olarak bilmesek de, bu sayının da yüzün üzerinde olduğunu söylemek mümkün.

 

"Devrimci Halk Savaşı"

 

PKK, "Devrimci Halk Savaşı" adını verdiği bir silahlı hareket döneminden geçti. Bu dönemde yollara mayın döşeyip patlattılar. Karakollara saldırı düzenlediler. Hepsinden daha farklı ve yeni olarak, HDP'nin çok yüksek oy aldığı kentlerde "özyönetim" ilanı denemelerine girişildi.

 

Bu kentlerin özellikle yoksul mahallelerindeki gençlerin katıldığı özyönetim denemelerinde, hendek kazılarak ve barikat kurularak, güvenlik güçlerinin girişi engellenmek istendi. Günler süren ablukaların ardından, mahallelerde direniş sona erdi. Evler yaşanmaz hale geldi. Bölge insanlarının çoğu, yerlerini yurtlarını terk etti. "Direniş"in kimseye bir getirisi olmadı. Tam tersine, büyük bir “mağduriyet” içindeler. Son üç aylık dönem, bölge halkı açısından bir yıkım ve kayıplar dönemi. Örgüt ile güvenlik güçleri arasında kalan halk,  çaresiz.

PKK'nin çatışmasızlık ilan etmesiyle, yöre halkı açısından bir nefes alma dönemi mümkün olacak. Örgüt belki bu süre içinde, son aylarda yaşanan (ve halkın desteğini pek de görmeyen) olayların bir muhasebesini yapma imkanını bulabilir. “Hak almak için silahın bir araç olarak kullanılması” fikrini sorgulayabilir, bir durum değerlendirmesi yapabilirler.

 

Erdoğan: çözüme dönülebilir

 

Cumhurbaşkanı Erdoğan, son konuşmalarından birinde "çözüm sürecinin PKK'nın tutum değiştirmesiyle yeniden gündeme gelebileceğine” işaret etti. PKK'nın çatışmasızlık durumuna geçmesi, yeni kapılar açabilir.

Herkesin gördüğünü mutlaka Kandil de görüyordur. HDP'ye oy veren Kürtlerin ağırlıklı bir çoğunluğu, PKK'nin son eylemlerinden ve çatışmaların tırmanmasından memnun değil. En çok zararı da Kürtlerin gördüğü, ortada. Belki halkın bu tepkisi  PKK için bir anlam ifade edebilir. Yeni bir başlangıç kapısı açılabilir.

 

Digiturk yasağı yanlış

 

Digitürk yönetiminin savcılığın başvurusu üzerine Cemaat'in TV ve radyolarını listeden çıkarması yanlış. Böyle bir yola başvurulması, giderek yeni keyfiliklere yol açabilir. Kanallar yürürlükteki kanunlar çerçevesinde yayınlarını yapıyorlar. Yasalara aykırı bir yayın gerçekleşirse, yargı karşısında hesap vermelerine engel bir durum yok. Ötesi kabul edilir değildir.

 

Aziz Güler'in cenazesi

 

Aziz Güler, İstanbul'dan Rojava'ya savaşmak için gitmiş ve orada yaşamını yitirmiş. Babası, oğlunun cenazesini Türkiye'ye getirip gömmek istiyor. Bakanlar Kurulu'nun bu konuda bir kararı nedeniyle cenaze Türkiye'ye getirilemiyor.

Bakanlar Kurulu, Rojava'ya resmi olmayan yollardan geçip, orada yaşamını yitirdikten sonra cenazeleri Türkiye'ye getirilen bu gençlerin cenazelerinin “örgüt tarafından istismar edildiğini” belirterek bu yasağı koydu. O günden beri, Suriye'de yaşamını yitiren gençler orada gömülüyor. Aziz'in ailesi işte bu duruma itiraz ediyor. Kararın insan haklarına aykırı olduğunu söylüyor, yasal yollara başvurmaya devam etmeye kararlı görünüyorlar. Umarız bu çaresizliğe bir çözüm bulunur. 

- Advertisment -